Call İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Call İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Call kelimesi, çağırmak, aramak, söylemek, isimlendirmek anlamlarına gelmektedir.
- I will call you when I arrive at the airport. (Havaalanına varınca seni arayacağım.)
- Please call me back as soon as possible. (Lütfen en kısa sürede beni ara.)
- I need to call my boss and tell him I will be late for work. (Patronumu arayıp işe geç kalacağımı söylemem gerekiyor.)
- The teacher called out the names of the students for attendance. (Öğretmen öğrencilerin isimlerini yoklamak için adlarını söyledi.)
- They decided to call off the meeting due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle toplantıyı iptal etmeye karar verdiler.)
- My grandmother always calls me by my full name. (Büyükannem beni hep tam adımla çağırır.)
- The police were called to the scene of the accident. (Polis kaza yerine çağrıldı.)
- He called for help when he saw the house was on fire. (Evin yanmakta olduğunu görünce yardım çağırdı.)
- The judge called for silence in the courtroom. (Hakim mahkeme salonunda sessizlik istedi.)
- The company called in a specialist to fix the problem. (Firma bir uzman çağırdı ve sorunu çözmek için görevlendirdi.)
- The coach called the players over for a team meeting. (Antrenör, takım toplantısı için oyuncuları yanına çağırdı.)
- They called out the opposition for their unfair tactics. (Haksız taktikleri nedeniyle muhalefeti eleştirdiler.)
- She called out her friend for not keeping their promise. (Arkadaşını sözünü tutmadığı için eleştirdi.)
- The doctor called in a prescription for me to pick up at the pharmacy. (Doktor bana bir reçete yazdı ve eczaneden almak için çağırdı.)
- He called on his friends for support during a difficult time. (Zor bir dönemde arkadaşlarından destek istedi.)
- The company called up all their employees for a mandatory meeting. (Firma tüm çalışanlarını zorunlu bir toplantı için çağırdı.)
- The audience called for an encore after the amazing performance. (Harika bir performanstan sonra izleyiciler tekrar istedi.)
- The president called a press conference to address the nation. (Cumhurbaşkanı, ülkeye hitap etmek için bir basın toplantısı düzenledi.)
- She called out the flaws in his argument during the debate. (Tartışma sırasında onun argümanındaki hataları ortaya çıkardı.)
- The bell rang, calling the students back to class. (Çan çaldı ve öğrencileri sınıfa geri çağırdı.)
- The customer called in to complain about the faulty product. (Müşteri arayıp arızalı ürün hakkında şikayet etti.)
- They called on the government to take action on climate change. (Hükümetin iklim değişikliği konusunda harekete geçmesini istediler.)
- The company called for volunteers to help with the charity event. (Firma hayır etkinliğine yardım etmek için gönüllüleri çağırdı.)
- He called out the referee for making a bad call during the game. (Maç sırasında kötü bir karar veren hakemi eleştirdi.)
- The principal called the parents to discuss their child’s behavior in school. (Okuldaki çocuklarının davranışı hakkında konuşmak için müdür velileri aradı.)
- She called off the wedding because she realized she didn’t love him. (Onu sevmediğini fark ettiği için düğünü iptal etti.)
- The company called for a vote on the new policy. (Firma, yeni politika için oylama yapılmasını istedi.)
- He called out for someone to bring him a glass of water. (Birinin kendisine bir bardak su getirmesi için çağırdı.)
- The museum called attention to their new exhibit with a special event. (Müze, özel bir etkinlikle yeni sergilerine dikkat çekti.)
- She called in sick because she had a bad cold. (Kötü bir soğuk algınlığı olduğu için hasta olduğunu bildirdi.)
Hemen Yorum Yaz