Cadaverous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cadaverous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cadaverous Nedir?


Cadaverous kelimesi, ölü beden gibi hasta, zayıf ve çökük görünen bir kişiyi veya şeyi tanımlamak için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The cadaverous appearance of the patient was alarming. (Hasta kişinin çökük görüntüsü endişe vericiydi.)
  2. The old man’s face was cadaverous and pale. (Yaşlı adamın yüzü hastalıklı ve soluktu.)
  3. The actress lost so much weight that she had a cadaverous look. (Oyuncu o kadar çok kilo kaybetti ki cadaverous bir görünümü oldu.)
  4. He had a cadaverous complexion and sunken eyes. (Çökük gözleri ve hastalıklı teni vardı.)
  5. She wore a cadaverous expression as she delivered the bad news. (Kötü haberi verirken hastalıklı bir ifade takındı.)
  6. The abandoned house had a cadaverous atmosphere. (Terkedilmiş ev cadaverous bir atmosfere sahipti.)
  7. He was so thin and weak that he looked cadaverous. (O kadar zayıf ve güçsüzdü ki cadaverous görünüyordu.)
  8. The cadaverous smell of the decaying fish was overpowering. (Çürümekte olan balığın cadaverous kokusu baskındı.)
  9. The artist used dark colors to create a cadaverous image. (Sanatçı, cadaverous bir görüntü oluşturmak için koyu renkler kullandı.)
  10. The cadaverous hand of the ghost reached out to touch her. (Hayaletin cadaverous eli ona dokunmak için uzandı.)
  11. She had a cadaverous grip on the steering wheel as she drove through the storm. (Fırtına sırasında araba kullanırken cadaverous bir kavrama sahipti.)
  12. The abandoned factory had a cadaverous silence. (Terkedilmiş fabrika cadaverous bir sessizliğe sahipti.)
  13. His cadaverous frame was barely visible under his loose clothes. (Gevşek giysilerinin altında cadaverous bir çerçeve zorlukla görülebiliyordu.)
  14. The cadaverous figure in the dark alley gave her a fright. (Karanlık bir sokakta cadaverous bir figür onu korkuttu.)
  15. The patient’s cadaverous state indicated a serious health problem. (Hastanın cadaverous hali ciddi bir sağlık sorununu işaret etti.)
  16. She had a cadaverous voice that sent shivers down his spine. (Onun cadaverous sesi, omurgasında titreme hissi yarattı.)
  17. The cadaverous remains of the old ship lay on the shore. (Eski geminin cadaverous kalıntıları sahilde duruyordu.)
  18. His cadaverous eyes followed her every move. (Onun cadaverous gözleri, her hareketini takip etti.)
  19. The cadaverous city was a haunting sight. (Cadaverous şehir ü
  1. The cadaverous fingers of the corpse were rigid and cold. (Ölünün cadaverous parmakları sert ve soğuktu.)

(Tüm örnek cümlelerde mavi ve kalın HTML etiketi kullanıldı. Türkçe çeviriler ise cümlelerin hemen yanında yazıldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.