But Even İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

But Even İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Even” Kelimesi

“Even” kelimesi, “düz”, “eşit”, “hatta”, “dengeli” anlamlarına gelir. Bu kelime, bir fikri vurgulamak, bir farkı açıklamak veya bir şeyi belirtmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She always makes sure to even out the distribution of tasks among the team members. (O her zaman takım üyeleri arasındaki görev dağılımını dengelemeyi sağlar.)
  2. The concert tickets were so expensive that even my boss couldn’t afford them. (Konser biletleri o kadar pahalıydı ki, hatta patronum bile karşılayamadı.)
  3. Can you even imagine how much effort it takes to climb the highest mountain in the world? (Dünyanın en yüksek dağına tırmanmak için ne kadar çaba gerektiğini bile hayal edebilir misin?)
  4. She has a very even temperament, which is why she doesn’t get angry easily. (Çok dengeli bir karakteri var, bu yüzden kolayca sinirlenmez.)
  5. Even though it was raining heavily, they still decided to go for a walk. (Ağır yağmur yağmasına rağmen, hala yürüyüşe çıkmaya karar verdiler.)
  6. The teacher gave everyone an even chance to participate in the debate. (Öğretmen herkese tartışmaya katılma şansı verdi.)
  7. She has to work hard to even out her grades after failing the last exam. (Son sınavda başarısız olduktan sonra, notlarını dengelemek için çalışmak zorunda.)
  8. Even the smallest act of kindness can make a big difference in someone’s life. (En küçük bir nezaket bile birinin hayatında büyük bir fark yaratabilir.)
  9. He wants to even the score with his opponent after losing the last game. (Son oyunu kaybettikten sonra rakibiyle hesaplaşmak istiyor.)
  10. Even though they come from different backgrounds, they share a common goal. (Farklı geçmişlere sahip olsalar da, ortak bir hedefleri var.)
  11. She tried to even out the icing on the cake to make it look more presentable. (Pastanın üzerindeki şekerlemeleri eşitlemeye çalıştı, daha gösterişli görünmesi için.)
  12. Even the most successful people have faced failure at some point in their lives. (En başarılı insanlar bile hayatlarının bir noktasında başarısızlıkla karşılaştılar.)
  13. He even went so far as to steal money from his own family. (Ailesinden bile para çalmaya kadar gitti.)
  14. She wants to even out the workload among the team members to avoid burnout. (Takım üyeleri arasındaki iş yükünü dengeli tutmak istiyor, tükenmişlik sendromunu önlemek için.)
  15. Even though they have different opinions, they respect each other’s right to express them. (Farklı fikirleri olsalar da, birbirlerinin ifade etme haklarına saygı du
  1. The company has to even out the salaries to ensure fair compensation for all employees. (Şirket, tüm çalışanlar için adil bir ücretlendirme sağlamak için maaşları dengelemek zorunda.)
  2. Even the slightest mistake can have a major impact on the final result. (En küçük hata bile sonuç üzerinde büyük etki yapabilir.)
  3. He always tries to even out the playing field by giving everyone an equal chance to succeed. (Herkesin başarılı olma şansını eşit şekilde sağlayarak, oyun alanını dengeli tutmaya çalışır.)
  4. Even though she was tired, she still managed to finish the project on time. (Yorgun olmasına rağmen, projeyi hala zamanında bitirmeyi başardı.)
  5. The politician promised to even out the economic disparities between different regions of the country. (Politikacı, ülkenin farklı bölgeleri arasındaki ekonomik farklılıkları dengelemeyi vaat etti.)

Bu örnek cümlelerde “even” kelimesi, farklı bağlamlarda ve farklı anlamlarla kullanılmıştır. Bu kelime, bir şeyi belirtmek veya karşılaştırmak için kullanıldığı gibi, bir eylemi veya durumu düzleştirmek için de kullanılabilir. Ayrıca, bazen “hatta” veya “dahi” anlamında kullanılır ve bazen de bir şeyin şaşırtıcılığını veya acıklılığını vurgulamak için kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.