Buoyancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Buoyancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Buoyancy Nedir?

Buoyancy, sıvı veya gazda hareket eden bir cismin, üzerine etki eden yukarı doğru kaldırma kuvvetidir. Bu kuvvet, cismi su veya hava içinde yüzerken tutar.

  1. The boat was able to float because of the buoyancy of the water. (Tekne, suyun kaldırma kuvveti sayesinde yüzebildi.)
  2. The helium balloon rose into the sky due to its buoyancy. (Helyum balonu, kaldırma kuvveti sayesinde gökyüzüne yükseldi.)
  3. The diver’s buoyancy control device allowed him to stay at a constant depth. (Dalışçının kaldırma kuvveti kontrol cihazı, sabit bir derinlikte kalmasına olanak tanıdı.)
  4. The buoyancy of the air inside the balloon made it rise. (Balondaki hava kaldırma kuvveti sayesinde yükseldi.)
  5. The submarine was able to rise to the surface because of its buoyancy. (Denizaltı, kaldırma kuvveti sayesinde yüzeye çıkmayı başardı.)
  6. The swimmer adjusted his buoyancy by inhaling air and holding his breath. (Yüzücü, hava alarak ve nefesini tutarak kaldırma kuvvetini ayarladı.)
  7. The buoyancy of the ship helped it to carry heavy cargo. (Geminin kaldırma kuvveti, ağır yük taşımasına yardımcı oldu.)
  8. The diver’s buoyancy compensator kept him at the correct depth. (Dalışçının kaldırma kuvveti telafi edici cihazı, doğru derinlikte kalmasını sağladı.)
  9. The balloon’s buoyancy decreased as it lost helium. (Balonun helyum kaybetmesiyle kaldırma kuvveti azaldı.)
  10. The buoyancy of the bird’s feathers allowed it to fly. (Kuşun tüylerindeki kaldırma kuvveti sayesinde uçabildi.)
  11. The diver’s buoyancy had to be adjusted to account for the weight of his scuba gear. (Dalışçının kaldırma kuvveti, tüplü dalış ekipmanının ağırlığı dikkate alınarak ayarlanmalıydı.)
  12. The buoyancy of the hot air balloon was controlled by the amount of heat in the envelope. (Sıcak hava balonunun kaldırma kuvveti, kabındaki sıcaklıkla kontrol edildi.)
  13. The buoyancy of the swimmer’s body allowed him to float on the surface of the water. (Yüzücünün bedenindeki kaldırma kuvveti, suyun üstünde yüzmeye izin verdi.)
  14. The buoyancy of the life jacket kept the swimmer afloat. (Can yeleğinin kaldırma kuvveti, yüzücünün suyun üstünde kalmasını sağladı.)
  15. The buoyancy of the submarine was affected by the amount of water in its ballast tanks. (Denizaltının kaldır

ma kuvveti, su balast tanklarındaki su miktarından etkilendi.)
16. The balloon was filled with helium to increase its buoyancy. (Balon, kaldırma kuvvetini artırmak için helyumla dolduruldu.)

  1. The buoyancy of the swimmer was affected by his body fat percentage. (Yüzücünün kaldırma kuvveti, vücut yağ yüzdesinden etkilendi.)
  2. The buoyancy of the boat decreased as it took on water. (Teknenin su almasıyla kaldırma kuvveti azaldı.)
  3. The buoyancy of the airplane was affected by its design and weight. (Uçağın kaldırma kuvveti, tasarımı ve ağırlığından etkilendi.)
  4. The diver had to exhale air to decrease his buoyancy and descend. (Dalışçı, kaldırma kuvvetini azaltmak ve batmak için havasını dışarı vermek zorunda kaldı.)

(Türkçe çeviriler sadece anlamı yansıtmak için verilmiştir, cümlelerin doğru kullanımı için orijinal İngilizce cümlelere bakılmalıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.