Brush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brush İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brush

Brush, Türkçe anlamıyla “fırça” veya “tarak” anlamına gelir. Bu kelime, genellikle boyama, temizleme veya saç bakımı gibi çeşitli amaçlar için kullanılır.

1. I need a brush to clean my shoes. (Ayakkabılarımı temizlemek için fırçaya ihtiyacım var.)
2. She brushed her hair and put on some makeup. (Saçını taradı ve biraz makyaj yaptı.)
3. He used a brush to paint the fence. (Çiti boyamak için fırça kullandı.)
4. She gently brushed the crumbs off her dress. (Hafifçe kırıntıları elbisesinden fırçaladı.)
5. He brushed his teeth before going to bed. (Yatmadan önce dişlerini fırçaladı.)
6. She used a brush to apply the face mask evenly. (Yüz maskesini eşit şekilde uygulamak için fırça kullandı.)
7. The artist used a variety of brushes to create the painting. (Sanatçı, resmi oluşturmak için çeşitli fırçalar kullandı.)
8. She gave her dog a good brush to remove the loose hair. (Köpeğine gevşek tüyleri çıkarmak için iyi bir fırça yaptı.)
9. He used a brush to scrub the dirt off the car. (Arabanın üzerindeki kirleri çıkarmak için fırça kullandı.)
10. She applied a coat of paint with a brush. (Bir fırça ile boya tabakası uyguladı.)
11. He brushed past me without saying a word. (Söz söylemeden benim yanımdan geçti.)
12. She brushed off the criticism and continued with her work. (Eleştiriyi umursamadı ve işine devam etti.)
13. He brushed up on his Spanish before his trip to Mexico. (Meksika seyahati öncesi İspanyolcasını tazeledi.)
14. She brushed the dust off the old photo album. (Eski fotoğraf albümündeki tozu fırçaladı.)
15. He used a brush to apply the glue evenly. (Yapıştırıcıyı eşit şekilde uygulamak için fırça kullandı.)
16. She brushed the crumbs off the kitchen counter. (Mutfak tezgahından kırıntıları fırçaladı.)
17. He used a brush to apply the oil to the grill. (Izgaraya yağı uygulamak için fırça kullandı.)
18. She brushed her hand against the velvet fabric. (Elini kadife kumaşa sürttü.)
19. He brushed aside the suggestion and went with his own idea. (Öneriyi yüzüne tükürüp kendi fikrine gitti.)
20. She used a brush to remove the dust from the lampshade. (Lamba gölgesinden tozu çıkarmak için fırça kullandı.)

21. He brushed the snow off his jacket before entering the house. (Eve girmeden önce ceketinin üzerindeki karı fırçaladı.)
22. She brushed the knots out of her hair with a comb. (Tarakla saçındaki düğümleri açtı.)
23. He used a brush to clean the keyboard of his computer. (Bilgisayarının klavyesini temizlemek için fırça kullandı.)
24. She brushed the crumbs off the tablecloth after dinner. (Akşam yemeğinden sonra masa örtüsündeki kırıntıları fırçaladı.)
25. He brushed his fingers over the rough surface of the stone. (Taşın pürüzlü yüzeyine parmaklarıyla dokundu.)
26. She used a brush to apply the polish to her nails. (Tırnaklarına cilayı fırça ile uyguladı.)
27. He brushed the leaves off the car windshield. (Araba camından yaprakları fırçaladı.)
28. She brushed the dust off the book cover. (Kitap kapağındaki tozu fırçaladı.)
29. He used a brush to sweep the floor. (Yeri süpürmek için fırça kullandı.)
30. She brushed the horse’s mane and tail before the ride. (Binicilik öncesinde atın kuyruk ve yelelerini fırçaladı.)