Brimming İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Brimming İle İlgili Cümleler
Brimming, “taşacak kadar dolu” anlamına gelir.
- The cup was brimming with hot tea. (Fincan sıcak çayla taşıyordu.)
- She had a brimming basket of apples. (Elma dolu bir sepeti vardı.)
- His eyes were brimming with tears. (Gözleri gözyaşlarıyla doluydu.)
- The river was brimming after the heavy rain. (Nehir şiddetli yağıştan sonra taşmıştı.)
- The auditorium was brimming with excited students. (Konferans salonu heyecanlı öğrencilerle doluydu.)
- She walked into the room with a brimming smile. (Odada taşan bir gülümsemeyle yürüdü.)
- The pond was brimming with fish. (Göl balıklarla doluydu.)
- The vase was brimming with fresh flowers. (Vazo taze çiçeklerle taşıyordu.)
- His heart was brimming with happiness. (Kalbi mutlulukla doluydu.)
- The box was brimming with old photos. (Kutu eski fotoğraflarla doluydu.)
- The pot was brimming with hot soup. (Tencere sıcak çorba ile taşıyordu.)
- Her mind was brimming with creative ideas. (Zihninde yaratıcı fikirler vardı.)
- The garden was brimming with colorful flowers. (Bahçe renkli çiçeklerle doluydu.)
- The stadium was brimming with cheering fans. (Stadyum alkışlayan taraftarlarla doluydu.)
- The lake was brimming with life. (Göl hayatla doluydu.)
- Her diary was brimming with her deepest thoughts. (Günlüğü en derin düşünceleriyle doluydu.)
- The picnic basket was brimming with delicious food. (Piknik sepeti lezzetli yiyeceklerle taşıyordu.)
- The sky was brimming with stars. (Gökyüzü yıldızlarla doluydu.)
- The air was brimming with the scent of flowers. (Hava çiçek kokusuyla doluydu.)
- The classroom was brimming with energy on the first day of school. (Okulun ilk gününde sınıf enerjiyle doluydu.)
- The bookshelf was brimming with books on history. (Kitaplık tarih kitaplarıyla doluydu.)
- The market was brimming with fresh fruits and vegetables. (Pazar taze meyve ve sebzelerle taşıyordu.)
- The old attic was brimming with forgotten treasures. (Eski çatı katı unutulmuş hazinelerle doluydu.)
- The concert hall was brimming with beautiful music. (Konser salonu güzel müziklerle doluydu.)
- The baby’s diaper was brimming with poop. (Bebek bezi kakayla doluydu.)
- The bar was brimming with noisy patrons. (Bar gürültülü müşterilerle doluydu.)
- The park was brimming with families enjoying the sunshine. (Park güneşin tadını çıkaran ailelerle doluydu.)
- The street was brimming with colorful decorations for the parade. (Cadde geçit töreni için renkli süslemelerle doluydu.)
- The pool was brimming with happy swimmers. (Havuz mutlu yüzücülerle doluydu.)
- The museum was brimming with artifacts from ancient civilizations. (Müze eski uygarlıklardan kalma eserlerle doluydu.)
Hemen Yorum Yaz