Brill İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Brill İle İlgili Cümleler
Brill (İngilizce: Brill), parlaklık ve zekâ anlamlarına gelir.
- He is a brill iant scientist. (O, parlak bir bilim adamıdır.)
- The fireworks display was absolutely brill iant. (Havai fişek gösterisi kesinlikle muhteşemdi.)
- She gave a brill iant performance on stage. (Sahnedeki performansı harikaydı.)
- His ideas were brill iantly executed. (Fikirleri parlak bir şekilde uygulandı.)
- She has a brill iant future ahead of her. (Onun önünde parlak bir gelecek var.)
- The sun was shining brill iantly in the sky. (Güneş gökyüzünde parlak bir şekilde parlıyordu.)
- The painting was a brill iant work of art. (Tablo, sanat eseri olarak parlak bir çalışmaydı.)
- The diamond in her necklace was absolutely brill iant. (Kolyesindeki elmas kesinlikle parlaktı.)
- He has a brill iant mind and is capable of solving complex problems. (Parlak bir zekaya sahip ve karmaşık problemleri çözebilir.)
- The film’s special effects were brill iant. (Filmin özel efektleri harikaydı.)
- The colors in the sunset were absolutely brill iant. (Günbatımındaki renkler kesinlikle parlaktı.)
- The orchestra gave a brill iant performance. (Orkestra harika bir performans sergiledi.)
- The company’s brill iant marketing strategy helped them increase sales. (Şirketin parlak pazarlama stratejisi, satışlarını artırmalarına yardımcı oldu.)
- Her brill iant wit and humor kept the audience entertained. (Parlak zekası ve mizahı, seyirciyi eğlendirdi.)
- The car’s brill iant blue color caught my eye. (Arabanın parlak mavi rengi gözüme çarptı.)
- He has a brill iant memory and can remember details from years ago. (Parlak bir hafızaya sahip ve yıllar öncesine ait detayları hatırlayabilir.)
- The building’s architecture was brill iant. (Bina mimarisi parlaktı.)
- She made a brill iant point during the debate. (Tartışmada parlak bir nokta ortaya koydu.)
- The company’s profits have been brill iant this year. (Şirketin karı bu yıl harikaydı.)
- The star’s brill iance shone brightly in the night sky. (Yıldızın parlaklığı gece gökyüzünde parlak bir şekilde parladı.)
- The jewelry in the store’s display case was absolutely brill iant. (Dükkanın vitrinindeki mücevherler kesinlikle parlaktı.)
- The student’s brill iance in math helped him win the math competition. (Öğrencinin matematikteki parlaklığı, matematik yarışmasını kazanmasına yardımcı oldu.)
- The sunrise was so brill iant that it took my breath away. (Güneş doğuşu o kadar parlaktı ki nefesimi kesti.)
- The singer’s voice was brill iant and captivated the audience. (Şarkıcının sesi parlak ve seyirciyi kendisine hayran bıraktı.)
- The novel’s brill iant plot kept me on the edge of my seat. (Romanın parlak kurgusu beni koltuğumda tuttu.)
- The scientist’s brill iant discovery changed the course of history. (Bilim adamının parlak keşfi tarihin akışını değiştirdi.)
- The athlete’s brill iant performance broke the world record. (Sporcunun parlak performansı dünya rekorunu kırdı.)
- The city’s skyline looked brill iant at night. (Şehrin silueti geceleyin parlaktı.)
- The dessert was so brill iant that I had to ask for the recipe. (Tatlı o kadar parlaktı ki tarifini istemek zorunda kaldım.)
- The speaker’s brill iant use of language made the speech unforgettable. (Konuşmacının dil kullanımı, konuşmayı unutulmaz kıldı.)
Hemen Yorum Yaz