Brevet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brevet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brevet: (noun) an official certificate awarded for completing a particular course of study or training.

1. I received my brevet for completing the advanced French language course.

• İleri düzey Fransızca dil kursunu tamamladığım için brevetimi aldım.

2. She earned her brevet in aviation after completing the necessary training.

• Gerekli eğitimi tamamladıktan sonra havacılık alanında brevetini aldı.

3. The brevet indicated that he had completed the required training for his job.

• Brevet, işi için gerekli olan eğitimi tamamladığını gösterdi.

4. He proudly displayed his brevet on his office wall.

• Ofisinde gururla brevetini sergiledi.

5. The brevet was a testament to her hard work and dedication.

• Brevet, onun sıkı çalışması ve özverisine tanıklık etti.

6. Without a brevet, he could not apply for the job.

• Breveti olmadan iş için başvuramazdı.

7. The brevet was a valuable addition to her resume.

• Brevet, özgeçmişine değerli bir katkıydı.

8. He was overjoyed when he received his brevet in scuba diving.

• Tüplü dalışta brevetini aldığında çok sevinçliydi.

9. The brevet program required intense studying and practice.

• Brevet programı yoğun bir çalışma ve pratik gerektiriyordu.

10. She was the only one in her class to earn the brevet.

• Sınıfındaki tek brevet sahibi o oldu.

11. The brevet ceremony was a formal affair with speeches and awards.

• Brevet töreni, konuşmalar ve ödüllerle dolu resmi bir etkinlikti.

12. He framed his brevet and hung it in his home office.

• Brevetini çerçeveletip ev ofisine astı.

13. The brevet allowed him to teach the course he had trained for.

• Brevet, eğitimini aldığı dersi öğretmesine izin verdi.

14. She had been working towards her brevet for years and was thrilled when she finally earned it.

• Yıllardır brevetini almaya çalışıyordu ve sonunda aldığında çok mutlu oldu.

15. The brevet was recognized by the industry as a mark of excellence.

• Brevet, endüstri tarafından mükemmellik işareti olarak tanındı.

16. The brevet program had a high dropout rate due to its difficulty.

• Brevet programı, zorluğundan dolayı yüksek bir bırakma oranına sahipti.

17. The brevet was a key requirement for advancement in his career.

• Brevet, kariyerinde ilerlemek için önemli bir gereklilikti.

18. She proudly added the brevet to her collection of certifications.

• Breveti sertifikasyon koleksiyonuna gururla ekledi.

19. The brevet was a rigorous assessment of his skills and knowledge.

• Brevet, becerileri ve bilgisinin sıkı

bir değerlendirmesiydi.
20. He had to pass a series of exams to earn his brevet in architecture.

• Mimarlık alanındaki brevetini almak için bir dizi sınavı geçmek zorunda kaldı.