Breathe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Breathe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Breathe Nedir?

Breathe kelimesi Türkçe’de “nefes almak” anlamına gelir. Soluk alma ve verme eylemi ile ilişkilidir.

Örnek Cümleler:

1. Breathe deeply and relax. (Derin nefes al ve rahatla.)
2. I can’t breathe in this polluted air. (Bu kirli havayı solumam.)
3. She taught me how to breathe properly during yoga. (Yoga sırasında nasıl doğru nefes alacağımı öğretti.)
4. The doctor told him to breathe through his nose. (Doktor, burnundan nefes almasını söyledi.)
5. He was gasping for breath after running for miles. (Milelerce koştuktan sonra nefesi kesilmişti.)
6. She took a deep breath before giving her speech. (Konuşmasını yapmadan önce derin bir nefes aldı.)
7. Don’t forget to breathe when you’re swimming. (Yüzerken nefes almaya devam etmeyi unutma.)
8. The smell was so bad that it was difficult to breathe. (Koku o kadar kötüydü ki nefes almak zordu.)
9. He couldn’t breathe with the mask on. (Maskesi olduğu için nefes alamadı.)
10. The doctor told him to breathe slowly and deeply. (Doktor, yavaş ve derin nefes almasını söyledi.)
11. She took a deep breath and jumped into the water. (Derin bir nefes aldı ve suya atladı.)
12. He stopped to breathe and rest for a moment. (Bir an durup nefes alıp dinlenmeye karar verdi.)
13. The baby was having trouble breathing and had to be taken to the hospital. (Bebek nefes almada zorluk çekiyordu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı.)
14. She tried to breathe deeply to calm herself down. (Kendini sakinleştirmek için derin nefes almaya çalıştı.)
15. The fresh air was a relief after being in a stuffy room all day and not being able to breathe properly. (Tüm gün kapalı bir odada nefes alamad

    ığı için taze hava rahatlatıcıydı.)

16. The doctor told her to breathe into the paper bag to help with her hyperventilation. (Doktor, hiperventilasyonuyla ilgili yardımcı olması için kağıt torbaya nefes almasını söyledi.)
17. He was panting and trying to breathe after running up the stairs. (Merdivenleri koşarak çıktıktan sonra nefes almak ve solumak için çaba harcıyordu.)
18. The asthmatic patient needed an inhaler to help him breathe properly. (Astım hastası hasta, doğru nefes almaya yardımcı olmak için bir inhalere ihtiyaç duyuyordu.)
19. She felt a sense of calm as she took a deep breath. (Derin bir nefes aldığında sakinlik hissetti.)
20. He couldn’t breathe underwater without the scuba gear. (Sualtında dalış ekipmanı olmadan nefes alamadı.)
21. The athlete was trying to breathe evenly during the race. (Yarış sırasında düzenli nefes almaya çalışıyordu.)
22. She felt like she was suffocating and couldn’t breathe in the crowded room. (Kalabalık bir odada boğuluyormuş gibi hissetti ve nefes alamadı.)
23. The yoga instructor emphasized the importance of proper breathing during the practice. (Yoga eğitmeni, uygulama sırasında doğru nefes almanın önemini vurguladı.)