Brace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brace

Brace, “desteklemek, kuvvetlendirmek” anlamına gelen bir fiildir. Aynı zamanda “tutucu, kavrama, destek” gibi anlamları da vardır.

  1. She had to brace herself for the difficult conversation ahead. (Zorlu konuşma için kendini kuvvetlendirmesi gerekiyordu.)
  2. The building needs additional bracing to withstand earthquakes. (Bina depremlere dayanıklı olması için ek desteklere ihtiyaç duyuyor.)
  3. He braced the ladder against the wall. (Merdiveni duvara dayadı.)
  4. She wore a brace on her injured knee. (Yaralı dizinde bir destek kullandı.)
  5. He braced himself for impact. (Darbeye karşı kendini hazırladı.)
  6. The brace of ducks flew overhead. (İki ördek havada uçtu.)
  7. She put on a brace of bracelets. (Bileziklerden bir çift taktı.)
  8. The braces on his teeth made it difficult for him to speak. (Dişlerindeki tel takımları konuşmasını zorlaştırdı.)
  9. He braced himself against the cold wind. (Soğuk rüzgara karşı kendini tuttu.)
  10. The braces on the bridge needed to be tightened. (Köprüdeki destekler sıkılaştırılması gerekiyordu.)
  11. She used the brace to hold the wood in place. (Tahtayı sabitlemek için kavrama kullandı.)
  12. He had to wear a back brace after his injury. (Yaralanmasından sonra sırtını destekleyen bir korse kullanmak zorundaydı.)
  13. The earthquake shook the building, but the braces kept it standing. (Deprem bina salladı ama destekler ayakta kalmalarını sağladı.)
  14. He had to brace himself for the long journey ahead. (Uzun yolculuk için kendini hazırlaması gerekiyordu.)
  15. The brace of horses galloped across the field. (İki at tarlayı koşarak geçti.)
  16. She used the brace to tighten the bolts. (Vidaları sıkmak için tutucu kullandı.)
  17. The dentist tightened his braces during the appointment. (Dişçi muayenesinde tel takımlarını sıktı.)
  18. The team braced for impact as the plane made an emergency landing. (Ekip acil iniş sırasında darbeye karşı hazırlandı.)
  19. She felt a brace of fear when she saw the spider. (Örümceği görünce korkuya kapıldı.)
  20. The brace of fish was too large for the frying pan. (İki balık tavada pişirmek için fazla büyüktü.)

More Examples:

  1. He wore a knee brace to protect his injured joint. (Yaralı eklemi korumak için dizlik kullandı.)
  2. The football player had to wear a brace on his arm after breaking it. (Futbolcu kolunu kırdıktan sonra kolda bir destek kullanmak zorunda kaldı.)
  3. The brace of tennis rackets was on sale at the sports store. (Tenis raketlerinin ikilisi spor mağazasında satılıktı.)
  4. She braced herself against the railing as the ship hit rough waters. (Gemi sert sulara çarptığında kendini korkuluklara dayadı.)
  5. The carpenter used braces to join the two pieces of wood. (Marangoz iki tahta parçasını birleştirmek için tutucu kullandı.)
  6. The new building had extra bracing to prevent collapse during earthquakes. (Yeni bina depremlerde çökme önlemek için ek desteklere sahipti.)
  7. She felt a brace of excitement as she prepared for her trip. (Seyahatine hazırlanırken heyecan hissetti.)
  8. The doctor recommended a brace for the patient’s back pain. (Doktor hastanın sırt ağrısı için bir destek kullanmasını önerdi.)
  9. He braced himself for impact as he crashed his car into a tree. (Arabasını ağaca çarptığında darbeye hazırlık yaptı.)
  10. The support beams in the basement needed bracing to prevent sagging. (Bodrum katındaki destek kirişleri çökmeyi önlemek için desteklenmeliydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.