Boycott İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Boycott İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Boycott

Boycott kelimesi Türkçe’de “boykot etmek” anlamına gelir. Boykot, bir ürünü, hizmeti veya bir etkinliği boykot etmek, boykot çağrısında bulunmak veya katılmamak anlamına gelir.

İşte 20 örnek cümle:

1. The workers decided to boycott the company’s products. (İşçiler, şirketin ürünlerini boykot etmeye karar verdiler.)
2. She called for a boycott of the fashion industry. (Moda endüstrisini boykot etmeye çağırdı.)
3. Many people are boycotting the election. (Birçok insan seçimleri boykot ediyor.)
4. The students boycotted the class to protest the teacher’s unfair grading. (Öğrenciler, öğretmenin haksız not vermesine protesto etmek için derse katılmadılar.)
5. They decided to boycott the store because of its unethical practices. (Ahlaki olmayan uygulamaları nedeniyle mağazayı boykot etmeye karar verdiler.)
6. The citizens are organizing a boycott of the corrupt politician. (Vatandaşlar, yolsuz siyasetçiyi boykot etmeye çalışıyorlar.)
7. The environmentalists are urging people to boycott companies that pollute the environment. (Çevreciler, çevreyi kirleten şirketleri boykot etmeye çağırıyorlar.)
8. Some countries are considering boycotting the upcoming Olympics. (Bazı ülkeler, yaklaşan Olimpiyatları boykot etmeyi düşünüyorlar.)
9. The union announced a boycott of the company’s products to support the striking workers. (Sendika, grev yapan işçilere destek olmak için şirketin ürünlerini boykot ettiğini duyurdu.)
10. She started a petition to boycott the company’s new policy. (Şirketin yeni politikasını boykot etmek için bir dilekçe başlattı.)
11. The activists are calling for a boycott of the fast-food chain due to its inhumane treatment of animals. (Aktivistler, hayvanlara karşı insanlık dışı muameleleri nedeniyle fast-food zincirini boykot etmeye çağırıyorlar.)
12. The artist decided to boycott the award ceremony to protest against the lack of diversity in the nominees. (Sanatçı, adaylarda çeşitliliğin eksikliğine protesto etmek için ödül törenini boykot etmeye karar verdi.)
13. The workers’ union is calling for a boycott of the company’s services. (İşçi sendikası, şirketin hizmetlerini boykot etmeye çağırıyor.)
14. They are boycotting the restaurant because of its discriminatory policies. (Ayrımcı politikaları nedeniyle restoranı boykot ediyorlar.)
15. The students boycotted the school’s lunch program to demand healthier options. (Öğrenciler, daha sağlıklı seçenekler talep

etmek için okulun öğle yemeği programını boykot ettiler.)
16. The consumers are boycotting the brand for its unethical labor practices. (Tüketiciler, etik olmayan iş uygulamaları nedeniyle markayı boykot ediyorlar.)

17. Some political parties are calling for a boycott of the upcoming election. (Bazı siyasi partiler, yaklaşan seçimleri boykot etmeye çağırıyorlar.)
18. The company’s decision to lay off workers led to a boycott of its products. (Şirketin işçileri işten çıkarma kararı, ürünlerinin boykot edilmesine neden oldu.)
19. The customers boycotted the store when they found out it was supporting a controversial cause. (Müşteriler, tartışmalı bir sebebi desteklediğini öğrendiklerinde mağazayı boykot ettiler.)
20. The students are planning to boycott the university’s graduation ceremony to protest the administration’s decision to cut funding for student organizations. (Öğrenciler, yönetimin öğrenci örgütlerine fon kesme kararına protesto etmek için üniversitenin mezuniyet törenini boykot etmeyi planlıyorlar.)

(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)