Bottle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bottle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bottle Nedir?

Bottle, Türkçe anlamıyla “şişe” demektir. Genellikle cam ya da plastik malzemeden yapılmış kapalı kapların içerisinde sıvı maddeler saklanır.

Örnek Cümleler:

1. I bought a bottle of water from the vending machine. (Ben bir şişe suyu otomatik satış makinesinden aldım.)
2. He smashed the bottle on the ground in anger. (O, öfkesinden şişeyi yerlere çarptırdı.)
3. The bartender poured me a drink from a bottle of whisky. (Barmaid bana viski şişesinden içki doldurdu.)
4. My friend gave me a bottle of homemade salsa. (Arkadaşım bana ev yapımı salsa şişesi verdi.)
5. The baby was fed from a bottle. (Bebek biberondan beslendi.)
6. She found a message in a bottle while walking along the beach. (Plajda yürürken bir şişe içerisinde bir mesaj buldu.)
7. I need to recycle this glass bottle. (Bu cam şişeyi geri dönüştürmem gerekiyor.)
8. The wine bottle was sealed with a cork. (Şarap şişesi tıpasıyla kapandı.)
9. He opened the champagne bottle with a loud pop. (Şampanya şişesini yüksek sesle patlattı.)
10. The milk bottle was left out on the doorstep. (Süt şişesi kapı önünde unutuldu.)
11. The athlete drank from a protein shake bottle. (Sporcu protein shake şişesinden içti.)
12. The message in the bottle was a plea for help. (Şişedeki mesaj yardım talebiydi.)
13. The bartender mixed the ingredients in a cocktail shaker before pouring them into a bottle. (Barmen malzemeleri bir kokteyl karıştırıcısında karıştırdıktan sonra şişeye doldurdu.)
14. The soda bottle fizzed when opened. (Soda şişesi açıldığında kabarcıklar çıkardı.)
15. The perfume bottle was ornately decorated. (Parfüm şişesi süslüydü.)
16. The medicine bottle had a child-proof cap. (İlaç şişesi çocuk güvenliği kapağına sahipti.)
17. He accidentally knocked over a bottle of ink, staining his shirt. (O, kazara mürekkep şişesini devirdi ve gömleğini lekeledi.)
18. The oil bottle was labeled “extra virgin”. (Yağ şişesi “extra virgin” olarak etiketlendi.)
19. The empty bottle was recycled into a new one. (Boş şişe yeniden kullanılabilir hale getirildi.)
20. The message in the bottle led to a search and rescue mission. (Şişedeki mesaj bir arama ve kurtarma operasyonuna neden oldu.)

Phrasal Verbs with Bottle:

1. Bottle up: to suppress or hide one’s emotions or feelings

• She tends to bottle up her emotions, which is not healthy in the long run. (Hislerini bastırmaya eğilimlidir, uzun vadede sağlıklı değildir.)

2. Bottle out: to lose courage or nerve at the last minute and back out of a situation

• He was supposed to go bungee jumping, but he bottled out at the last moment. (Bungee jumping yapacaktı, ama son anda korktu.)

3. Bottle something down: to write something down for future reference

• Don’t forget to bottle down the meeting minutes. (Toplantı tutanaklarını not etmeyi unutma.)

4. Bottle something up: to keep a secret or information to oneself

• He bottled up the information and didn’t tell anyone about it. (Bilgiyi kendine sakladı ve kimseye söylemedi.)

5. Bottle it: to become angry or upset and lose control of one’s emotions

• He bottled it and started yelling at the referee during the game. (Kontrolünü kaybetti ve maç sırasında hakeme bağırmaya başladı.)

Idioms with Bottle:

1. Full bottle: a person who is knowledgeable or an expert on a particular topic

• He’s a full bottle on classic cars. (Klasik arabalar hakkında bilgili bir kişi.)

2. Hit the bottle: to drink alcohol excessively

• He hit the bottle after losing his job. (İşini kaybettikten sonra aşırı alkol tüketti.)

3. Open a bottle of wine: to celebrate or mark a special occasion

• Let’s open a bottle of wine to celebrate your promotion. (Senin terfini kutlamak için bir şişe şarap açalım.)

4. Bottom of the bottle: the last drop of a drink in a bottle

• He finished the bottom of the bottle and poured himself another drink. (Şişenin dibini gördükten sonra kendine başka bir içki doldurdu.)

5. Bottle blond: a woman who dyes her hair blonde

• She’s a bottle blond, her natural hair color is brown. (Saçlarını sarıya boyatan bir kadın, doğal saç rengi kahverengi.)