Bore Stiff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bore Stiff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bore Stiff Nedir?

Bore stiff, kelime anlamı olarak “sıkıcı, can sıkıcı” anlamına gelir. Bu ifade, sıkıcı bir aktivite veya durumla ilgili duyulan hissi ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I find these lectures so bore stiff. (Bu dersleri o kadar sıkıcı buluyorum ki.)
2. Reading the user manual is bore stiff, but necessary. (Kullanım kılavuzunu okumak sıkıcı ama gerekli.)
3. The long wait at the airport was bore stiff. (Havalimanında uzun süre beklemek can sıkıcıydı.)
4. Watching paint dry is bore stiff. (Boya kururken izlemek can sıkıcıdır.)
5. The party was bore stiff, so I left early. (Parti sıkıcıydı, bu yüzden erken ayrıldım.)
6. The meeting was bore stiff, and I struggled to stay awake. (Toplantı sıkıcıydı ve uyanık kalmakta zorlandım.)
7. The museum exhibit was bore stiff, and I didn’t learn anything new. (Müze sergisi sıkıcıydı ve hiçbir şey öğrenemedim.)
8. I hate doing chores; it’s always bore stiff. (Ev işlerini yapmaktan nefret ediyorum; her zaman sıkıcıdır.)
9. The movie was bore stiff, and I regretted paying for the ticket. (Film sıkıcıydı ve bilet için pişman oldum.)
10. The rainy day made everything feel bore stiff. (Yağmurlu bir gün her şeyi sıkıcı hissettirdi.)
11. The lecture on quantum mechanics was bore stiff, but I tried to pay attention. (Kuantum mekaniği dersi sıkıcıydı ama dikkat etmeye çalıştım.)
12. I found the book bore stiff, so I stopped reading it. (Kitabı sıkıcı buldum, bu yüzden okumayı bıraktım.)
13. The long car ride was bore stiff, and I couldn’t wait to arrive. (Uzun araba yolculuğu sıkıcıydı ve varmak için sabırsızlandım.)
14. The math homework was bore stiff, and I needed a break. (Matematik ödevi sıkıcıydı ve mola vermem gerekiyordu.)
15. The training session was bore stiff, and I didn’t retain any information. (Eğitim oturumu sıkıcıydı ve hiçbir bilgiyi saklamadım.)
16. Watching a tennis match can be bore stiff, especially if there are no exciting plays. (Bir tenis maçı izlemek sıkıcı olabilir, özellikle heyecan verici oyunlar yoksa.)
17. The waiting room was bore stiff, and the magazines were all outdated. (Bekleme odası sıkıcıydı ve tüm dergiler tarihiydi.)
18. The lecture on ancient history was bore stiff, and I wished I had stayed home. (Antik tarih dersi sıkıcıydı ve evde kalmayı diledim.)
19. Cleaning the house is bore stiff, but it feels good when

it’s done. (Ev temizliği sıkıcıdır, ama yapınca iyi hissettirir.)
20. The music concert was bore stiff, and the performer lacked energy. (Müzik konseri sıkıcıydı ve sanatçı enerji eksikliği yaşadı.)

Note: “Bore stiff” cümlelerinde, Türkçe karşılığı olarak “sıkıcı” veya “can sıkıcı” ifadeleri kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.