Blow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blow İle İlgili Cümleler

Blow, “esmek”, “darbe vurmak”, “patlatmak” gibi anlamlara gelir. Aşağıda, blow kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır:

  1. The wind started to blow, making it difficult to walk. (Rüzgar esmeye başladı, yürümeyi zorlaştırdı.)
  2. He gave a hard blow to the ball, sending it flying across the field. (Topa sert bir darbe vurdu, onu sahanın öbür tarafına gönderdi.)
  3. She blew out the candles on her birthday cake. (Doğum günü pastasındaki mumları söndürdü.)
  4. The factory will blow a whistle to signal the end of the workday. (Fabrika, iş gününün sonunu bildirmek için bir düdük çalacak.)
  5. The bomb squad had to blow up the suspicious package. (Bombacı ekipler şüpheli paketi patlatmak zorunda kaldı.)
  6. He was caught trying to blow open the safe. (Kasanın açılması için patlatmaya çalışırken yakalandı.)
  7. She blew her nose into a tissue. (Mendile burununu sildi.)
  8. The referee blew the whistle to start the game. (Hakem oyunu başlatmak için düdük çaldı.)
  9. The storm caused a tree to blow over onto our house. (Fırtına, bir ağacın evimize devrilmesine neden oldu.)
  10. He blew his chance to impress the boss by being late for the meeting. (Toplantıya geç kaldığı için patronu etkileme şansını kaçırdı.)
  11. She blew her savings on a fancy vacation. (Lüks bir tatil için birikimini harcadı.)
  12. The trumpet player blew a beautiful melody. (Trompetçi güzel bir melodi çaldı.)
  13. The strong wind blew the hat off his head. (Güçlü rüzgar şapkasını başından uçurdu.)
  14. He blew his top when he found out that someone had taken his parking spot. (Park yeri alındığında çıldırdı.)
  15. The building was blown to pieces by the explosion. (Patlamada bina parçalara ayrıldı.)
  16. She blew her cover by accidentally mentioning her real name. (Gerçek adını yanlışlıkla söyleyerek örtüsünü attı.)
  17. The movie was so bad that it blew my mind. (Film o kadar kötüydü ki aklımı uçurdu.)
  18. The company is going to blow a lot of money on its new marketing campaign. (Şirket, yeni pazarlama kampanyası için çok para harcayacak.)
  19. He blew off his responsibilities and went out partying instead. (Sorumluluklarını bir kenara bırakıp partiye çıktı.)
  20. The athlete blew away the competition with her record-breaking performance. (Sporcu, rekor kıran performansıyla rakiplerini ezdi.)

Bu cümleler, blow kelimesinin farklı anlamlarını ve kullanı

ldığı farklı bağlamları göstermektedir. Rüzgarın esmesi, düdük çalınması, balonun patlatılması, burun temizlenmesi, topa darbe vurulması gibi somut eylemlerden, patlayıcıların kullanımı, sinirli tepkiler, planların başarısızlığı gibi daha soyut durumlara kadar farklı anlamlar bulunmaktadır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.