Bloody İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bloody İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Türkçe Anlamı: Kanlı, kanlıca, kanlı bıçaklı, lanetli
- The movie was so bloody that I had to look away. (Film çok kanlıydı, gözlerimi başka yere çevirmek zorunda kaldım.)
- That was a bloody good game. (Bu çok iyi bir oyundu.)
- She cut her finger and it was bloody. (Parmaklarını kesmişti ve kanlıydı.)
- I’m so bloody tired. (Çok yorgunum.)
- That’s a bloody awful idea. (Bu çok berbat bir fikir.)
- They got into a bloody fight last night. (Dün gece kanlı bir kavgaya tutuştular.)
- The room was in a bloody mess after the party. (Partiden sonra oda kanlı bir haldeydi.)
- Bloody hell, what happened here? (Lanet olsun, burada ne oldu?)
- She has a bloody nose. (Kanlı bir burunu var.)
- That was a bloody close call. (Bu çok tehlikeli bir durumdu.)
- Bloody Mary is a popular cocktail. (Bloody Mary popüler bir kokteyl.)
- He’s a bloody liar. (O bir yalancı.)
- The bloody battle lasted for days. (Kanlı savaş günlerce sürdü.)
- That’s a bloody expensive car. (Bu çok pahalı bir araba.)
- She’s a bloody good cook. (O çok iyi bir aşçı.)
- The movie was bloody boring. (Film çok sıkıcıydı.)
- It’s a bloody shame that he lost his job. (İşini kaybetmesi çok kötü.)
- They were covered in bloody mud. (Kanlı çamur ile kaplıydılar.)
- I’m bloody freezing. (Çok üşüyorum.)
- Bloody mosquitoes are everywhere. (Lanet sivrisinekler her yerde.)
Türkçe Anlamı: Kanlı, kanlıca, kanlı bıçaklı, lanetli
- That was a bloody disaster. (Bu çok büyük bir felaketti.)
- He’s in a bloody mood today. (Bugün o çok gergin bir ruh halinde.)
- The room was painted a bloody red color. (Oda kanlı kırmızı renge boyanmıştı.)
- He was covered in bloody scratches from the cat. (Kediden kanlı çiziklerle kaplanmıştı.)
- The play was a bloody success. (Oyun büyük bir başarıydı.)
- The butcher’s apron was bloody from all the meat. (Kasabın önlüğü, tüm etlerden dolayı kanlıydı.)
- That was a bloody awful movie. (Bu çok berbat bir film idi.)
- She gave him a bloody nose with her punch. (Yumruğuyla ona kanlı burun verdi.)
- Bloody vampires are not real. (Lanet vampirler gerçek değiller.)
- He’s a bloody idiot. (O bir aptal.)
- The room smelled of bloody raw meat. (Oda kanlı çiğ et kokuyordu.)
- That was a bloody waste of time. (Bu çok zaman kaybıydı.)
- He got a bloody head wound from the accident. (Kazadan kanlı bir kafa yarası aldı.)
- Bloody politicians always lie. (Lanet siyasetçiler her zaman yalan söylerler.)
- She had a bloody fight with her best friend. (En iyi arkadaşıyla kanlı bir kavga etti.)
- The book was full of bloody horror stories. (Kitap kanlı korku hikayeleriyle doluydu.)
- Bloody meat is not suitable for vegetarians. (Kanlı et vejetaryenler için uygun değildir.)
- He had a bloody fingerprint on his shirt. (Gömleğinde kanlı bir parmak izi vardı.)
- That was a bloody excellent performance. (Bu çok başarılı bir performanstı.)
- The streets were bloody from the recent riots. (Sokaklar son olaylardan dolayı kanlıydı.)
Hemen Yorum Yaz