Blackmail İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blackmail İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blackmail

Blackmail kelimesi Türkçe’de şantaj anlamına gelir. Başka bir kişinin karanlık sırlarını veya kötü davranışlarını ifşa etmek veya tehdit etmek suretiyle onlardan para veya başka bir şeyler elde etmek olarak tanımlanabilir.

  1. He was caught attempting to blackmail his boss for a raise. (Patronundan zam istemek için şantaj yaparken yakalandı.)
  2. She was the victim of a blackmail scheme by her ex-boyfriend. (Eski sevgilisi tarafından şantaj şemasının kurbanı oldu.)
  3. The politician was accused of blackmailing his opponent with damaging information. (Politikacı rakibine zarar verici bilgilerle şantaj yapmakla suçlandı.)
  4. If you don’t want me to reveal your secrets, you’ll have to pay me. (Sırlarını açıklamamam için bana para ödemelisin.)
  5. The company’s reputation was at stake when they received a blackmail letter. (Şantaj mektubu aldıklarında şirketin itibarı tehlikeye girdi.)
  6. She felt trapped in a cycle of blackmail and manipulation by her partner. (Partnerinin şantaj ve manipülasyon döngüsünde tutsak hissetti.)
  7. The police were able to arrest the blackmailer before he could collect any money. (Polis para toplamadan önce şantajcıyı tutuklayabildi.)
  8. The celebrity was the target of a blackmail plot involving compromising photos. (Ünlü kişi, zararlı fotoğraflar içeren bir şantaj planının hedefi oldu.)
  9. He tried to blackmail his neighbor by threatening to report them to the authorities. (Yetkililere bildirmekle tehdit ederek komşusunu şantaj yapmaya çalıştı.)
  10. She refused to give in to her ex-husband’s blackmail and went to the police instead. (Eski kocasının şantajına boyun eğmeyi reddetti ve polise gitti.)
  11. The blackmailer demanded an exorbitant sum of money in exchange for their silence. (Şantajcı, sessiz kalmaları karşılığında abartılı bir miktar para talep etti.)
  12. She was horrified to find out that her best friend was behind the blackmail plot. (En iyi arkadaşının şantaj planının arkasında olduğunu öğrenmekten korkmuştu.)
  13. He threatened to release the embarrassing video unless she paid up. (Ödeme yapmadığı takdirde utanç verici videoyu yayınlama tehdidinde bulundu.)
  14. The blackmailer used anonymous emails to make their demands. (Şantajcı taleplerini anonim e-postalarla iletti.)
  15. She decided to come forward and reveal the blackmail scheme to the public. (Şantaj şemasını kamuya açıklamaya karar verdi.)
  16. The company’s CEO was shocked to discover that a high-ranking employee was involved in a blackmail scheme. (Şirketin CEO’su, yüksek rütbeli bir çalışanın şantaj şemasının içinde olduğunu keşfetmekten

şok oldu.)
17. He regretted giving into the blackmailer’s demands and wished he had gone to the authorities instead. (Şantajcının taleplerine boyun eğdiği için pişman oldu ve yerine yetkililere gitmesi gerektiğini dile getirdi.)

  1. The blackmailer was eventually caught and sentenced to jail time. (Şantajcı sonunda yakalandı ve hapishane cezasına çarptırıldı.)
  2. She felt powerless and vulnerable when faced with the blackmailer’s threats. (Şantajcının tehditleriyle karşı karşıya kaldığında güçsüz ve savunmasız hissetti.)
  3. The victim refused to cooperate with the blackmailer, knowing that giving in would only make things worse. (Kurban, boyun eğmenin sadece işleri daha da kötüleştireceğini bilerek, şantajcı ile işbirliği yapmayı reddetti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.