Bite İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bite (Isırmak) İle İlgili Cümleler
Bite kelimesi, Türkçede “ısırmak” anlamına gelir. İşte bu kelime ile kullanabileceğiniz 20 örnek cümle:
- My dog loves to bite his toy. (Köpeğim oyuncaklarını ısırarak oynar.)
- Be careful, that dog might bite you. (Dikkatli ol, o köpek seni ısırabilir.)
- She bit into the apple and smiled. (Elmaya ısırarak dişleri geçirdi ve gülümsedi.)
- The mosquito bite on my arm is itchy. (Kolumdaki sivrisinek ısırığı kaşınıyor.)
- The fisherman was thrilled when the fish bit the hook. (Balıkçı, balığın olta iğnesine takılmasıyla heyecanlandı.)
- The bitter taste made me want to bite my tongue. (Acı tadı dilimi ısırmak istememe neden oldu.)
- He bit his lip to keep from crying. (Ağlamamak için dudağını ısırdı.)
- The snake can bite if it feels threatened. (Yılan, tehdit edildiğinde ısırabilir.)
- I accidentally bit my tongue while chewing. (Çiğnerken dilimi yanlışlıkla ısırdım.)
- She bit her nails nervously. (Sinirli bir şekilde tırnaklarını ısırdı.)
- The cookie was so good, I had to bite into another one. (Kurabiye o kadar güzeldi ki, bir tane daha ısırmak zorunda kaldım.)
- He couldn’t resist the urge to bite into the juicy burger. (Sulu burgeri ısırmak için direnemedi.)
- The doctor said to put pressure on the wound to stop the bleeding if the snake bites. (Doktor, yılan ısırırsa kanamanın durdurulması için yaraya basınç yapılmasını söyledi.)
- I had to bite my tongue to avoid saying something mean. (Kötü bir şey söylemekten kaçınmak için dilimi ısırmak zorunda kaldım.)
- The baby’s first tooth just came in, so she likes to bite things. (Bebek ilk dişi çıktı, bu yüzden şeyleri ısırma seviyor.)
- The boxer delivered a powerful bite to his opponent’s ear. (Boksör, rakibinin kulağına güçlü bir ısırık attı.)
- The spicy food made me want to bite my own tongue off. (Baharatlı yemek dilimi kendi kendime ısırma isteği uyandırdı.)
- The horse bit the carrot out of my hand. (At elimdeki havucu ısırdı.)
- The dog’s bark is worse than its bite. (Köpeğin havlaması ısırmasından daha kötüdür.)
- I had to bite the bullet and tell her the truth. (Gerçeği söylemek için dişimi sıkmak zorunda kaldım.)
Bite (Isırmak) İle İlgili Cümleler Devam
- The mosquito bites on my legs are so itchy, I can’t stop scratching them. (Bacaklarımdaki sivrisinek ısırıkları çok kaşıntılı, onları kaşıyamıyorum.)
- The wrestler tried to bite his opponent during the match. (Güreşçi maç sırasında rakibini ısırmaya çalıştı.)
- The apple was so hard, it was difficult to bite into. (Elma o kadar sertti ki, ısırması zordu.)
- The chef instructed me to bite into the steak to check its doneness. (Aşçı, bifteğin pişmişliğini kontrol etmek için ısırarak denememi söyledi.)
- The lioness bit the zebra’s neck to kill it. (Aslan dişi, zebranın boynunu ısırarak öldürdü.)
- I hate when my cat bites my toes while I’m sleeping. (Kedim uyurken ayak parmaklarımı ısırdığında sevmem.)
- The snake’s bite was poisonous, and the victim had to be rushed to the hospital. (Yılanın ısırığı zehirliydi ve mağdur hızla hastaneye götürüldü.)
- The little boy cried when he was bitten by a dog. (Küçük çocuk köpek tarafından ısırıldığında ağladı.)
- The child bit into the chocolate and smiled with delight. (Çocuk çikolatayı ısırarak keyifle gülümsedi.)
- I accidentally bit my tongue while talking and started to bleed. (Konuşurken yanlışlıkla dilimi ısırdım ve kanamaya başladım.)
Hemen Yorum Yaz