Bier İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bier
Bier, Türkçe’de bira anlamına gelir. Bira, tahıllardan yapılan, köpüklü ve alkollü bir içecektir. Aşağıda bier kelimesinin İngilizce cümlelerle kullanımına örnekler verilmiştir:
- I would like to order a cold bier, please. (Lütfen soğuk bir bira sipariş etmek istiyorum.)
- Bier is a popular alcoholic beverage in Germany. (Bira, Almanya’da popüler bir alkollü içecektir.)
- We always have a bier with our barbecue. (Barbekümüzle her zaman bir bira içeriz.)
- He poured himself a tall glass of bier. (Kendine yüksek bir bira bardağı doldurdu.)
- She likes to try different types of bier when she travels. (Seyahat ettiğinde farklı türde bira denemeyi sever.)
- The pub has a great selection of bier on tap. (Pub, muslukta harika bir bira seçkisine sahiptir.)
- The taste of bier is an acquired one. (Biranın tadı kazanılan bir tattır.)
- He bought a six-pack of bier for the party. (Parti için altı paket bira aldı.)
- They served traditional German bier at the Oktoberfest celebration. (Oktoberfest kutlamasında geleneksel Alman bira servis edildi.)
- The brewery produces a variety of bier flavors. (Bira fabrikası çeşitli bira tatları üretir.)
- She prefers to drink bier from a glass, rather than a can or bottle. (O, kutu veya şişeden ziyade bir bardakta bira içmeyi tercih eder.)
- The waiter brought us a complimentary bier to enjoy with our meal. (Garson bize yemeğimizle birlikte keyif alabileceğimiz bir bira getirdi.)
- He likes to have a bier after a long day at work. (Uzun bir iş gününden sonra bir bira içmeyi sever.)
- The bier has a bitter aftertaste. (Bira acı bir aftertaste’e sahiptir.)
- She spilled her bier on the tablecloth. (O, masaya bira döktü.)
- He brewed his own bier in his basement. (Kendi bira yapımını bodrumunda yaptı.)
- The bier festival draws crowds from all over the world. (Bira festivali dünyanın her yerinden kalabalıkları çekiyor.)
- She was disappointed to find out that they were out of her favorite bier. (Favori biralarının tükendiğini öğrenmek onu hayal kırıklığına uğrattı.)
- The bier industry contributes significantly to the economy. (Bira endüstrisi ekonomiye önemli katkı sağlar.)
- He enjoyed the taste of the local bier when he traveled to Belgium. (Belçika’ya seyahat ettiğinde yerel biranın tadını sevdi.)
Bier (Devamı)
- Drinking bier in moderation can be a part of a healthy lifestyle. (Birayı makul miktarda tüketmek sağlıklı bir yaşam tarzının bir parçası olabilir.)
- The bartender recommended a dark bier to pair with my steak. (Barmen, steakimle eşleştirmek için koyu bir bira önerdi.)
- The brewery offers tours to show visitors how bier is made. (Bira fabrikası ziyaretçilere biranın nasıl yapıldığını göstermek için turlar sunuyor.)
- I always enjoy a cold bier while watching a football game. (Futbol maçı izlerken her zaman soğuk bir bira keyfini çıkarırım.)
- He was too drunk to drive after having too many biers at the party. (Partide çok fazla bira içtiğinden araba kullanacak kadar sarhoştu.)
- The bier mug was so big, he could barely lift it. (Bira bardağı o kadar büyüktü ki, neredeyse kaldıramadı.)
- The restaurant serves a local bier that pairs well with their seafood dishes. (Restoran, deniz ürünleri yemekleriyle iyi eşleşen bir yerel bira sunar.)
- I prefer a lighter bier in the summer and a darker one in the winter. (Yazın daha hafif bir bira tercih ederim, kışın ise daha koyu bir bira.)
- They ordered a pitcher of bier to share among their group. (Grupları arasında paylaşmak için bir kadeh bira sipariş ettiler.)
- The brewery’s signature bier has won multiple awards. (Bira fabrikasının imza birası birçok ödül kazanmıştır.)
Hemen Yorum Yaz