Bewitch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bewitch (Büyülemek, büyü yapmak)
Bewitch kelimesi, birisini büyüleyip, büyü yapmak veya bir şeyi büyülemek anlamına gelir.
- She bewitched the audience with her performance. (O, performansıyla seyircileri büyüledi.)
- The witch bewitched the frog. (Cadı kurbağayı büyüledi.)
- His voice bewitched me. (Sesi beni büyüledi.)
- The magician bewitched the audience with his tricks. (Sihirbaz numaralarıyla seyircileri büyüledi.)
- She was bewitched by his charming smile. (O’nun çekici gülümsemesi onu büyüledi.)
- The book bewitched me from the first page. (Kitap ilk sayfasından itibaren beni büyüledi.)
- The potion had bewitched the villagers. (İksir köylüleri büyülemişti.)
- The old castle bewitched the visitors with its beauty. (Eski kale güzelliğiyle ziyaretçileri büyüledi.)
- The prince was bewitched by the evil queen. (Prens kötü kraliçe tarafından büyülenmişti.)
- The starry night sky bewitched me with its beauty. (Yıldızlı gece gökyüzü güzelliğiyle beni büyüledi.)
- The spell bewitched the animal, making it speak. (Büyü hayvanı konuşturarak onu büyüledi.)
- The town was bewitched by the mysterious woman. (Şehir gizemli kadın tarafından büyülenmişti.)
- The beautiful landscape bewitched the tourists. (Güzel manzara turistleri büyüledi.)
- The children were bewitched by the magician’s show. (Çocuklar sihirbazın gösterisiyle büyülendi.)
- The haunted house bewitched the group of teenagers. (Perili ev gençler grubunu büyüledi.)
- She tried to bewitch him with her perfume. (Kokusuyla onu büyülemeye çalıştı.)
- The mysterious object bewitched the archaeologists. (Gizemli nesne arkeologları büyüledi.)
- The music bewitched me and took me to another world. (Müzik beni büyüledi ve başka bir dünyaya götürdü.)
- The fairy bewitched the prince to fall in love with her. (Peri prensi kendisine aşık olacak şekilde büyüledi.)
- The hypnotist bewitched the audience with his power of suggestion. (Hipnotizmacı öneri gücüyle seyircileri büyüledi.)
- The old legend bewitched the young girl’s imagination. (Eski efsane genç kızın hayal gücünü büyüledi.)
- The exotic dancer bewitched the audience with her seductive moves. (Egzotik dansçı baştan çıkarıcı hareketleriyle seyircileri büyüledi.)
- The fairy tale bewitched the children and took them on a magical journey. (Masal çocukları büyüledi ve onları sihirli bir yolculuğa çıkardı.)
- The eerie silence of the forest bewitched him, making him feel like he was in a different world. (Ormanın ürkütücü sessizliği onu büyüledi ve başka bir dünyada olduğunu hissettirdi.)
- The wizard bewitched the dragon to do his bidding. (Büyücü ejderhayı kendi emirlerini yerine getirecek şekilde büyüledi.)
- The painting bewitched the art critics with its unique style. (Tablo kendine özgü tarzıyla sanat eleştirmenlerini büyüledi.)
- The magical garden bewitched the visitors with its vibrant colors and enchanting atmosphere. (Sihirli bahçe canlı renkleri ve büyüleyici atmosferiyle ziyaretçileri büyüledi.)
- The spell she cast on him was so powerful that it bewitched him completely. (Ona yaptığı büyü çok güçlüydü ve onu tamamen büyüledi.)
- The mysterious woman bewitched him with her alluring smile and captivating eyes. (Gizemli kadın baştan çıkarıcı gülümsemesi ve etkileyici gözleriyle onu büyüledi.)
- The old book of spells bewitched the young witch with its ancient knowledge. (Eski büyü kitabı antik bilgisiyle genç cadıyı büyüledi.)
Hemen Yorum Yaz