Bell İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bell (Zil) İle İlgili Cümleler:
Türkçe Anlamı: Zil, çan
- The church bell rang loudly. (Kilise zili yüksek sesle çaldı.)
- I heard the bell ringing, but I didn’t answer the door. (Zilin çaldığını duydum ama kapıyı açmadım.)
- The school bell signaled the end of class. (Okul zili dersin sonunu işaret etti.)
- She wore a bell sleeve blouse to the party. (Partide zilli kollu bir bluz giydi.)
- The cat wears a bell on its collar. (Kedinin tasmada zili var.)
- The alarm bell woke me up in the morning. (Alarm zili sabah beni uyandırdı.)
- I like to ring the bell on the bicycle when I’m riding. (Bisiklet sürerken zili çalmaktan hoşlanırım.)
- The bells chimed as the bride and groom walked down the aisle. (Gelin ve damat koridordan yürürken çanlar çaldı.)
- The bellhop carried our luggage to the hotel room. (Portier bavullarımızı otel odasına taşıdı.)
- The ship’s bell rang out to signal the end of the voyage. (Gemi zili, yolculuğun sonunu işaret etmek için çaldı.)
- The bell jar was used to create a vacuum. (Zil kavanozu, vakum yaratmak için kullanıldı.)
- The cowbell hung from the neck of the cow. (İnek boynundaki çan asılıydı.)
- The alarm bell went off when the fire started. (Yangın çıktığında alarm zili çalmaya başladı.)
- The bell choir performed at the Christmas concert. (Zil korosu Noel konserinde sahne aldı.)
- She rang the bell to call her dog inside. (Köpeğini içeri çağırmak için zili çaldı.)
- The hotel had a bell desk to assist guests with their needs. (Otel, konukların ihtiyaçlarına yardımcı olmak için bir zil masası vardı.)
- The bell tower was the tallest structure in the city. (Zil kulesi şehirdeki en yüksek yapıydı.)
- The jester wore a hat with bells on it. (Şakacı, üzerinde zilleri olan bir şapka giydi.)
- The bell curve is a statistical concept used to describe a normal distribution of data. (Zil eğrisi, verilerin normal dağılımını açıklamak için kullanılan bir istatistiksel kavramdır.)
- The bell signaled the start of the race. (Zil, yarışın başlangıcını işaret etti.)
- The wind chimes produced a pleasant melody in the garden. (Rüzgar çanları bahçede hoş bir melodi çıkardı.)
- The telephone bell rang continuously until I answered it. (Telefon zili cevaplayana kadar sürekli çaldı.)
- The ice cream truck played a tune with its bell to attract customers. (Dondurma kamyonu, müzik çalarak zilini çalarak müşteri çekti.)
- The Liberty Bell is an iconic symbol of American independence. (Özgürlük Zili, Amerikan bağımsızlığının sembolik bir simgesidir.)
- The doorbell malfunctioned and wouldn’t stop ringing. (Kapı zili arızalandı ve çalmayı durdurmadı.)
- The bells of the cathedral rang out to celebrate the New Year. (Katedralin çanları, Yeni Yılı kutlamak için çaldı.)
- The Christmas ornament had a small bell hanging from it. (Noel süsü üzerinde küçük bir zil asılıydı.)
- The cyclist had a bell on his handlebars to warn pedestrians. (Sürücü, yaya geçitlerindeki insanları uyarmanın bir yolu olarak gidonunda bir zil vardı.)
- The alarm bell signaled the start of the fire drill. (Alarm zili, yangın tatbikatının başlangıcını işaret etti.)
- The bell signaled the end of the boxing round. (Zil, boks turunun sonunu işaret etti.)
Hemen Yorum Yaz