Belay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belay İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belay – İngilizce Kullanımı

Belay kelimesi, tırmanma veya ip merdivenleri sırasında bir kişinin düşmesini önlemek için ipin kontrol edilmesi işlemine verilen addır. Ayrıca, bir geminin yelkenlerini veya yelkenlerini kontrol etmek için kullanılan bir kavramdır.

  1. The climber’s partner used the belay device to prevent a fall. (Tırmanıcının ortağı, düşmeyi önlemek için belay cihazını kullandı.)
  2. I need to learn how to belay properly before attempting a climb. (Tırmanmaya kalkmadan önce doğru şekilde belay yapmayı öğrenmeliyim.)
  3. The belay system worked perfectly and kept the climber safe. (Belay sistemi mükemmel çalıştı ve tırmanıcıyı güvende tuttu.)
  4. Make sure you always have a good grip on the belay rope. (Her zaman belay ipinde iyi bir tutuşa sahip olduğunuzdan emin olun.)
  5. The belay anchor was secure and reliable. (Belay çengeli güvenli ve güvenilirdi.)
  6. The climber yelled “belay on” to signal that they were ready to begin climbing. (Tırmanıcı, tırmanmaya başlamaya hazır olduklarını bildirmek için “belay on” diye bağırdı.)
  7. It’s important to communicate clearly with your belay partner. (Belay ortağınızla açık bir iletişim kurmak önemlidir.)
  8. The belay device allowed the climber to descend safely. (Belay cihazı tırmanıcının güvenli bir şekilde iniş yapmasına izin verdi.)
  9. The belay rope was carefully threaded through the anchors. (Belay ipi çengellere dikkatlice geçirildi.)
  10. The belay technique used by the experienced climber was impressive. (Deneyimli tırmanıcının kullandığı belay tekniği etkileyiciydi.)
  11. The climber relied on their belay partner to keep them safe. (Tırmanıcı, kendisini güvende tutmak için belay ortağına güvendi.)
  12. The belay point was well-chosen and provided a good angle for the climb. (Belay noktası iyi seçildi ve tırmanma için iyi bir açı sağladı.)
  13. The belay anchor needed to be adjusted for the new route. (Yeni rotaya göre belay çengeli ayarlanması gerekiyordu.)
  14. The belay device made it easy for the climber to control their descent. (Belay cihazı tırmanıcının inişini kontrol etmesini kolaylaştırdı.)
  15. The climber had to wait for their belay partner to get into position before starting the climb. (Tırmanıcı, tırmanmaya başlamadan önce belay ortağının pozisyonunu almasını beklemek zorunda kaldı.)
  16. The belay system was put to the test when the climber slipped. (Tırmanıcı kaydığında belay

sistemi test edildi.)
17. The belay rope was long enough to reach the ground. (Belay ipi yere ulaşacak kadar uzundu.)

  1. The belay device allowed the climber to take breaks without losing progress. (Belay cihazı tırmanıcının ilerlemesini kaybetmeden ara vermesine izin verdi.)
  2. The belay anchor was inspected for wear and tear before each climb. (Her tırmanmadan önce belay çengeli aşınma ve yıpranma için kontrol edildi.)
  3. The climber thanked their belay partner for keeping them safe throughout the climb. (Tırmanıcı, tırmanma boyunca kendisini güvende tuttuğu için belay ortağına teşekkür etti.)

(Türkçe çevirileri parantez içinde belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.