Belatedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belatedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belatedly

Belatedly, geç kalınmış ya da zamanında olmayan anlamına gelir.

  1. I belatedly realized that I had forgotten my wallet at home. (Ben, cüzdanımı evde unuttuğumu geç kalmış bir şekilde fark ettim.)
  2. The company belatedly apologized for the mistake they made. (Şirket, yaptıkları hatadan dolayı zamanında değil ama sonradan özür diledi.)
  3. Belatedly, he realized that he had been lied to. (Geç kalmış bir şekilde, kendisine yalan söylendiğini fark etti.)
  4. The party was belatedly canceled due to bad weather. (Parti, kötü hava koşulları nedeniyle zamanında değil ama sonradan iptal edildi.)
  5. She belatedly congratulated her friend on the new job. (Arkadaşını yeni işi için zamanında değil ama sonradan tebrik etti.)
  6. The teacher belatedly gave the students an extension on the deadline. (Öğretmen, öğrencilere teslim tarihinde uzatma yaparak zamanında değil ama sonradan yardımcı oldu.)
  7. The movie was belatedly released due to post-production delays. (Film, post prodüksiyon gecikmeleri nedeniyle zamanında değil ama sonradan yayınlandı.)
  8. Belatedly, the government implemented stricter regulations on pollution. (Hükümet, kirlilik konusunda daha sıkı düzenlemeleri geç kalmış bir şekilde uyguladı.)
  9. He belatedly realized that he had made a mistake in his calculations. (Hesaplamalarında bir hata yaptığını zamanında değil ama sonradan fark etti.)
  10. The couple belatedly celebrated their wedding anniversary due to work commitments. (Çift, işleri nedeniyle zamanında değil ama sonradan evlilik yıldönümlerini kutladılar.)
  11. The museum belatedly acquired a rare painting by a famous artist. (Müze, ünlü bir sanatçının nadir bir tablosunu zamanında değil ama sonradan satın aldı.)
  12. The project was belatedly completed due to unexpected complications. (Proje, beklenmedik sorunlar nedeniyle zamanında değil ama sonradan tamamlandı.)
  13. She belatedly realized that she had misunderstood the instructions. (Talimatları yanlış anladığını zamanında değil ama sonradan fark etti.)
  14. Belatedly, he acknowledged his mistake and apologized. (Hatasını kabul etti ve zamanında değil ama sonradan özür diledi.)
  15. The athlete belatedly received a gold medal after a disqualification was overturned. (Diskalifiye kararının iptal edilmesiyle, sporcu zamanında değil ama sonradan altın madalya aldı.)
  16. The company belatedly introduced a recycling program to reduce waste. (Şirket, atıkları azaltmak için geri dönüşüm programını zamanında değil ama sonradan başlattı.)
  17. Belatedly, she realized that she had missed an important deadline.
  1. The government belatedly provided aid to the victims of a natural disaster. (Doğal afet mağdurlarına hükümet geç kalmış bir şekilde yardım sağladı.)
  2. He belatedly recognized the importance of spending time with his family. (Ailesiyle zaman geçirmenin önemini geç kalmış bir şekilde fark etti.)
  3. The company belatedly acknowledged the contributions of its employees. (Şirket, çalışanlarının katkılarını zamanında değil ama sonradan kabul etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.