Bed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bed – Yatak
- I love sleeping in my comfortable bed. (Rahat yatağımda uyumayı seviyorum.)
- She sat on the edge of the bed and put on her shoes. (Yatağın kenarına oturdu ve ayakkabılarını giydi.)
- He was too tired to even get out of bed. (Yataktan bile çıkmak için çok yorgundu.)
- The bed was made with clean sheets. (Yatak temiz çarşaflarla yapılmıştı.)
- The hotel room had a king-size bed. (Otel odasında büyük bir yatak vardı.)
- I have to change the bed linens today. (Bugün yatak çarşaflarını değiştirmem gerekiyor.)
- He always sleeps on his back in bed. (O her zaman yatakta sırtüstü uyur.)
- The cat curled up on the bed and fell asleep. (Kedi yatağın üzerinde kıvrıldı ve uyuya kaldı.)
- The bed frame was made of wood. (Yatak çerçevesi ahşaptan yapılmıştı.)
- I need to buy a new bed because mine is old and uncomfortable. (Eski ve rahatsız yatağımdan dolayı yeni bir yatak almam gerekiyor.)
- The children were jumping on the bed, giggling and having fun. (Çocuklar yatağın üzerinde zıplıyorlar, kıkır kıkır gülüyorlar ve eğleniyorlar.)
- She had a stack of pillows on the bed for extra comfort. (Ekstra konfor için yatağın üzerinde bir yığın yastığı vardı.)
- The bedspread was embroidered with beautiful flowers. (Yatak örtüsü güzel çiçeklerle işlenmişti.)
- He took a nap in the hammock bed under the trees. (Ağaçların altındaki hamak yatağında bir şekerleme yaptı.)
- The hotel offered a complimentary breakfast in bed. (Otel, yatakta ücretsiz kahvaltı hizmeti sunuyordu.)
- She threw herself onto the bed, exhausted after a long day. (Uzun bir günün ardından tükenmiş olarak yatağa kendini attı.)
- The bed creaked when he sat down on it. (O oturduğunda yatak gıcırdadı.)
- I woke up with a sore back because the bed was too soft. (Yatak çok yumuşak olduğundan sırtım ağrıyarak uyandım.)
- The hotel room had a balcony with a breathtaking view of the ocean and a comfortable bed. (Otel odasında, okyanusun nefes kesen manzarası ve rahat bir yatak olan bir balkon vardı.)
- She leaned against the headboard of the bed and read a book. (Başucuna yaslandı ve bir kitap okudu.)
- He had to jump onto the bed to reach the ceiling. (Tavana ulaşmak için yatağa atlamak zorundaydı.)
- The bed was covered in rose petals, a romantic surprise from her partner. (Yatak gül yapraklarıyla kaplıydı, partnerinden romantik bir sürprizdi.)
- She made her bed every morning before starting her day. (Her gün sabahları güne başlamadan önce yatağını düzenlerdi.)
- The hotel room had a plush bed with a memory foam mattress. (Otel odasında bellek köpüklü bir yastık üstü yatağı olan lüks bir yatak vardı.)
- The bed was so comfortable, she never wanted to leave it. (Yatak o kadar rahattı ki, asla terk etmek istemedi.)
- He propped himself up on the pillows and watched TV in bed. (Yastıklara dayandı ve yatakta televizyon izledi.)
- The bed squeaked with every movement, making it hard to sleep. (Her hareketinde yatak cırladı, uyumak zorlaştı.)
- She had a canopy bed with curtains that draped over the top. (Üstünü örten perdeleri olan bir kanepe yatağı vardı.)
- The bed was too small for two people to sleep comfortably. (İki kişi için yatak rahatça uyumak için çok küçüktü.)
- He rolled over in bed and accidentally hit his elbow on the nightstand. (Yatakta döndü ve yanlışlıkla kolunu komidinin üzerine vurdu.)
- She had a twin bed in her small apartment. (Küçük dairede tek kişilik bir yatağı vardı.)
- The bed was unmade, with the sheets and blankets in a jumbled mess. (Yatak düzenlenmemişti, çarşaf ve battaniyeler karışık bir şekilde duruyordu.)
- She put a hot water bottle at the foot of the bed to keep her feet warm. (Ayaklarını ısıtmak için yatağın ayağına sıcak su torbası koydu.)
- The bed had a high headboard that made it feel like a throne. (Yatağın yüksek bir başlığı vardı, tahtı andırıyordu.)
- He stretched his legs out under the covers and relaxed in bed. (Örtülerin altında bacaklarını uzattı ve yatakta rahatladı.)
Hemen Yorum Yaz