Be Helpless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be Helpless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be Helpless Nedir?

Be helpless, Türkçe’de “çaresiz olmak” anlamına gelir. Bu ifade, kişinin kendisini bir durumda etkisiz hissettiği veya herhangi bir çözüm bulamadığı zamanlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I felt so helpless when I couldn’t find my phone.
   (Telefonumu bulamayınca çok çaresiz hissettim.)
2. The baby’s cries made me feel helpless.
   (Bebeğin ağlamaları beni çaresiz hissettirdi.)
3. She was helpless to stop the car from crashing.
   (Arabanın çarpışmasını engellemekte çaresiz kaldı.)
4. The hiker was helpless to find a way out of the forest.
   (Dağcı ormandan çıkmanın bir yolunu bulmada çaresiz kalmıştı.)
5. He was helpless in the face of his illness.
   (Hastalığı karşısında çaresiz hissetti.)
6. She felt helpless when her computer crashed and she lost all her work.
   (Bilgisayarı çöktüğünde ve tüm çalışmalarını kaybettiğinde çaresiz hissetti.)
7. The victim was helpless against the attacker.
   (Kurban saldırgan karşısında çaresizdi.)
8. I was so overwhelmed that I felt helpless.
   (Çok baskı altındaydım ve çaresiz hissettim.)
9. She was helpless to resist the temptation of the chocolate cake.
   (Çikolata pastasının cazibesine karşı koymakta çaresiz kaldı.)
10. He was so drunk that he was helpless to stand up.
    (Çok sarhoştu, ayakta durmada çaresiz kaldı.)
11. The company was helpless to prevent the layoffs.
    (Şirket işten çıkarmaları önlemekte çaresiz kalmıştı.)
12. The police were helpless to stop the riot.
    (Polis ayaklanmayı önlemekte çaresiz kaldı.)
13. The firefighters were helpless to save the burning house.
    (İtfaiyeciler yanmakta olan evi kurtarmakta çaresiz kaldılar.)
14. I felt so helpless watching the news about the earthquake.
    (Deprem hakkında haberleri izlerken çaresiz hissettim.)
15. She was helpless to control her anxiety.
    (Endişesini kontrol etmekte çaresiz kaldı.)
16. The teacher was helpless to prevent the students from cheating.
    (Öğrencilerin kopya çekmesini önlemekte öğretmen çaresiz kaldı.)
17. The dog was helpless to escape from the burning building.
    (Köpek yanmakta olan binadan kaçmada çaresizdi.)
18. He was helpless without his glasses.
    (Gözlükleri olmadan çaresiz kaldı.)
19. The family was helpless to save their home from the flood.

19. The family was helpless to save their home from the flood.
    (Aile evlerini sel sularından kurtarmakta çaresiz kaldı.)
20. The company was helpless to meet the demands of its customers.
    (Şirket müşterilerinin taleplerini karşılamakta çaresiz kaldı.)