Bashful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bashful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bashful kelimesinin Türkçe anlamı:

Bashful kelimesi Türkçede “utangaç, çekingen” gibi anlamlara gelir.

1. He was bashful and didn’t speak up in class. (O, utangaçtı ve sınıfta konuşmaktan çekiniyordu.)
2. The bashful child hid behind his mother’s skirt. (Utangaç çocuk annesinin eteği arkasına saklandı.)
3. She felt bashful when everyone stared at her. (Herkes ona baktığında, utangaç hissetti.)
4. He is usually bashful around girls. (Kızlarla genellikle çekingen olur.)
5. The bashful bride blushed as she walked down the aisle. (Utangaç gelin, koridordan yürürken kızardı.)
6. He smiled bashfully and looked down at his shoes. (Utangaçça gülümsedi ve ayakkabılarına baktı.)
7. The bashful boy refused to dance at the party. (Utangaç çocuk partiye dans etmeyi reddetti.)
8. She was too bashful to ask for help. (Yardım istemek için çok utangaçtı.)
9. The bashful puppy cowered behind the couch. (Utangaç yavru köpek koltuğun arkasında sinmişti.)
10. He was bashful about his new haircut. (Yeni saç kesiminden dolayı utangaçtı.)
11. The bashful teenager blushed when his crush talked to him. (Utangaç genç, sevdiği kız onunla konuştuğunda kızardı.)
12. She always becomes bashful when someone compliments her. (Birisi onu överse, her zaman utangaç olur.)
13. He spoke in a bashful whisper. (Utangaç bir fısıltıyla konuştu.)
14. The bashful kitten hid under the bed. (Utangaç yavru kedi yatağın altına saklandı.)
15. She felt bashful and didn’t want to take off her clothes in front of strangers. (Utangaç hissetti ve yabancıların önünde kıyafetlerini çıkarmak istemedi.)
16. The bashful employee was afraid to speak up to his boss. (Çekingen çalışan, patronuna karşı konuşmaktan korkuyordu.)
17. She smiled bashfully when he gave her a compliment. (Ona bir iltifat ettiğinde, utangaçça gülümsedi.)
18. The bashful child was nervous about his first day of school. (Utangaç çocuk, okulun ilk günü için endişeliydi.)
19. He felt bashful when he tripped and fell in front of everyone. (Herkesin önünde tökezleyip düştüğünde, utangaç hissetti.)
20. The bashful actor stumbled over his lines during the audition. (Utangaç oyuncu, seçmeler sırasında repliklerini mırıldandı.)

Continued:

21. The bashful student was hesitant to ask the teacher a question. (Utangaç öğrenci, öğretmene soru sormada tereddüt etti.)
22. She became bashful when he complimented her outfit. (Kıyafetlerini beğendiğinde utangaçlaştı.)
23. The bashful child peeked out from behind the door. (Utangaç çocuk kapının arkasından gözüktü.)
24. He was too bashful to admit he was wrong. (Yanlış olduğunu itiraf etmek için çok utangaçtı.)
25. The bashful bridegroom stumbled over his vows. (Utangaç damat, yeminlerini mırıldandı.)
26. She laughed bashfully when he told her a joke. (Bir şaka anlattığında utangaçça güldü.)
27. The bashful singer was nervous before going on stage. (Utangaç şarkıcı, sahneye çıkmadan önce endişeliydi.)
28. He blushed bashfully when she kissed him. (Onu öptüğünde utangaçça kızardı.)
29. The bashful employee avoided eye contact with his colleagues. (Çekingen çalışan, meslektaşlarıyla göz temasından kaçındı.)
30. She was bashful about her artistic talent and didn’t like to show her work to others. (Sanatsal yeteneğinden utangaçtı ve çalışmalarını başkalarına göstermek istemedi.)