Awfully İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Awfully İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Örnek Cümleler ve Türkçe Anlamları:

Awfully kelimesi, “korkunç bir şekilde, son derece” gibi anlamlara gelir.

1. She sang awfully during the karaoke session. (O karaoke oturumunda korkunç bir şekilde şarkı söyledi.)
2. The weather has been awfully hot lately. (Hava son zamanlarda son derece sıcak.)
3. He was awfully sorry for what he had done. (Yaptığı şeyden dolayı son derece üzgündü.)
4. The accident was awfully traumatic. (Kaza son derece travmatikti.)
5. She is awfully shy and introverted. (O son derece utangaç ve içine kapanıktır.)
6. The food at that restaurant is awfully expensive. (O restoranda yiyecekler son derece pahalı.)
7. I feel awfully tired after that long hike. (O uzun yürüyüşten sonra son derece yorgun hissediyorum.)
8. The movie was awfully boring. (Film son derece sıkıcıydı.)
9. The noise from the construction site is awfully loud. (İnşaat alanındaki gürültü son derece yüksek.)
10. I’m awfully sorry, but I can’t make it to the meeting. (Çok üzgünüm ama toplantıya katılamayacağım.)
11. Her hair was awfully tangled. (Saçları son derece karışıktı.)
12. He speaks English awfully well for someone who just started learning. (Yeni başlamış birisi için İngilizce konuşması son derece iyidir.)
13. The coffee was awfully bitter. (Kahve son derece acıydı.)
14. The new boss is awfully strict. (Yeni patron son derece katı.)
15. The team performed awfully in the tournament. (Takım turnuvada son derece kötü performans sergiledi.)
16. He’s awfully smart for his age. (Yaşına göre son derece zekidir.)
17. The hotel room was awfully small. (Otel odası son derece küçüktü.)
18. The cake was awfully sweet. (Kek son derece tatlıydı.)
19. She looked awfully tired after working all day. (Tüm gün çalıştıktan sonra son derece yorgun görünüyordu.)
20. The situation is awfully complicated. (Durum son derece karmaşıktır.)

21. The music was awfully loud at the party last night. (Dün gece parti çok gürültülüydü.)
22. He’s awfully tall, isn’t he? (O son derece uzun, değil mi?)
23. The car was awfully damaged in the accident. (Araba kaza sonrası son derece hasar görmüştü.)
24. She was awfully happy to see her best friend after a long time. (Uzun bir süreden sonra en yakın arkadaşını görmek onu son derece mutlu etti.)
25. The news was awfully surprising. (Haber son derece şaşırtıcıydı.)
26. The dress was awfully tight, and she couldn’t move properly. (Elbise son derece sıkıydı ve doğru şekilde hareket edemiyordu.)
27. The traffic was awfully heavy during rush hour. (Yoğun saatlerde trafik son derece yoğundu.)
28. She was awfully nervous before the interview. (Mülakattan önce son derece gergindi.)
29. The customer service at that store is awfully bad. (O mağazadaki müşteri hizmetleri son derece kötü.)
30. The test was awfully difficult, and many students couldn’t pass it. (Sınav son derece zordu ve birçok öğrenci geçemedi.)

Türkçe Anlamları: korkunç bir şekilde, son derece