Aspersion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aspersion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aspersion Nedir?

Aspersion, bir kişi veya kurumun itibarına yönelik kötüleme veya suçlama anlamına gelir. Bu kelime, birinin itibarını zedelemek için kullanılan sözlü veya yazılı iftiraları ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. Tom’s aspersion on Mary’s reputation was unfounded. (Tom’un Mary’nin itibarına yönelik iftirası temelsizdi.)
  2. Sarah was angry when she found out about the aspersions that were being cast on her character. (Sarah, karakterine yönelik yapılan iftiraları öğrendiğinde kızgındı.)
  3. The politician’s opponents tried to cast aspersions on his record in office. (Politikacının muhalifleri, ofisteki sicilini zedelemeye çalıştı.)
  4. John refused to listen to any aspersions against his friend. (John, arkadaşı hakkında yapılan hiçbir iftirayı dinlemedi.)
  5. The tabloid newspaper was sued for casting aspersions on the celebrity’s personal life. (Tabloid gazete, ünlünün özel hayatına yönelik iftiralardan dolayı dava edildi.)
  6. The competitor tried to win the contract by casting aspersions on our company’s reputation. (Rakip, şirketimizin itibarını zedelemeye çalışarak sözleşmeyi kazanmaya çalıştı.)
  7. It’s not fair to cast aspersions on someone without any evidence. (Kanıt olmadan birine iftira atmak adil değil.)
  8. The coach’s aspersions on the player’s ability were demotivating. (Koçun oyuncunun yeteneğine yönelik iftiraları demotive ediciydi.)
  9. The aspersions against the teacher’s teaching methods were baseless. (Öğretmenin öğretim yöntemlerine yönelik yapılan iftiralar temelsizdi.)
  10. The author was hurt by the aspersions on his latest book. (Yazar, son kitabına yönelik yapılan iftiralarla incindi.)
  11. The company was sued for casting aspersions on a competitor’s product. (Şirket, rakibinin ürününe yönelik iftiralar nedeniyle dava edildi.)
  12. The politician was caught casting aspersions on his opponent’s personal life. (Politikacı, rakibinin özel hayatına yönelik iftiralar atmaktan yakalandı.)
  13. The athlete ignored the aspersions about her performance and focused on improving her skills. (Sporcu, performansıyla ilgili yapılan iftiraları görmezden geldi ve becerilerini geliştirmeye odaklandı.)
  14. The aspersions on the scientist’s research were motivated by jealousy. (Bilim adamının araştırmasına yönelik yapılan iftiralar kıskançlıktan kaynaklanıyordu.)
  15. The company’s aspersions on the quality of our products were completely unfounded. (Şirketin ürünlerimizin kal

itesine yönelik iftiraları tamamen temelsizdi.)
16. The aspersions on the actress’s personal life caused a lot of unwanted media attention. (Oyuncunun özel hayatına yönelik yapılan iftiralar istenmeyen medya ilgisine neden oldu.)

  1. The teacher’s aspersions on the student’s intelligence were hurtful. (Öğretmenin öğrencinin zekasına yönelik iftiraları inciticiydi.)
  2. The company’s aspersions on the competitor’s business practices were proven to be false. (Şirketin rakibinin iş uygulamalarına yönelik iftiraları yanlış olduğu kanıtlandı.)
  3. The aspersions on the lawyer’s integrity were damaging to his career. (Avukatın dürüstlüğüne yönelik yapılan iftiralar, kariyerine zarar verdi.)
  4. We should be careful not to cast aspersions on anyone without concrete evidence. (Somut kanıtlar olmadan herhangi birine iftira atmadan önce dikkatli olmalıyız.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.