Asleep İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Asleep İle İlgili Cümleler
Asleep, uyuyan ya da uyumuş anlamına gelen bir İngilizce kelime. İşte bu kelimeyle kullanabileceğiniz 20 örnek cümle:
- I fell asleep during the movie. (Ben film sırasında uyuya kaldım.)
- She was already asleep when I came home. (Ben eve geldiğimde o zaten uyuyordu.)
- The baby is finally asleep. (Bebek sonunda uyudu.)
- I couldn’t get back to sleep after waking up. (Uyanınca tekrar uyuyamadım.)
- He is deeply asleep and won’t wake up easily. (O derin uykuda ve kolayca uyanmayacak.)
- The whole town was asleep at midnight. (Tüm kasaba geceyarısı uyuyordu.)
- The sound of the rain helped me fall asleep. (Yağmurun sesi uyumama yardım etti.)
- I was half asleep during the meeting. (Toplantı sırasında yarı uykulu haldeydim.)
- The cat is asleep on the couch. (Kedi kanepe üzerinde uyuyor.)
- The train ride made me feel drowsy and I fell asleep. (Tren yolculuğu beni uyuşuk hissettirdi ve uyuyakaldım.)
- He looked peaceful and asleep in his bed. (Yatağında huzurlu ve uyuyormuş gibi görünüyordu.)
- I was so tired that I fell asleep on the couch. (O kadar yorgundum ki kanepeye uyuyakaldım.)
- The book was so boring that it put me to sleep. (Kitap o kadar sıkıcıydı ki beni uyuttu.)
- She had a hard time falling asleep without her favorite pillow. (O, en sevdiği yastığı olmadan uyumakta zorlandı.)
- The dog is snoring while asleep. (Köpek uyurken horluyor.)
- The medication helps me fall asleep quickly. (İlaç benim hızlıca uyumama yardımcı oluyor.)
- I was in a deep sleep and didn’t hear the phone ringing. (Ben derin bir uykuda olduğum için telefonun çaldığını duymadım.)
- I need to take a nap because I didn’t sleep well last night. (Geçen gece iyi uyuyamadığım için kestirmeye ihtiyacım var.)
- She fell asleep in her chair while reading. (O, okurken koltuğunda uyuya kaldı.)
- The kids were already asleep by the time we got home. (Biz eve geldiğimizde çocuklar zaten uyumuştu.)
- I usually have trouble falling asleep on airplanes. (Ben genellikle uçaklarda uyumakta zorlanırım.)
- The sound of the waves crashing on the shore made me fall asleep. (Kıyıya vuran dalgaların sesi beni uyuttu.)
- My roommate is still asleep, so I have to be quiet. (Oda arkadaşım hala uyuyor, bu yüzden sessiz olmam gerekiyor.)
- The baby was crying, so it was hard for me to fall asleep. (Bebek ağlıyordu, bu yüzden benim uyumam zordu.)
- I like to listen to relaxing music before falling asleep. (Uyumadan önce rahatlatıcı müzik dinlemeyi seviyorum.)
- The teacher caught me asleep in class. (Öğretmen beni sınıfta uyurken yakaladı.)
- I was so exhausted that I fell asleep in my clothes. (O kadar yorgundum ki, kıyafetlerimle uyuyakaldım.)
- The baby is finally asleep, so we can have some peace and quiet. (Bebek sonunda uyudu, bu yüzden biraz huzur ve sessizlik olacak.)
- I was wide awake until I fell asleep suddenly. (Aniden uyuyana kadar uykusuz kalmıştım.)
- The hotel room was so comfortable that I fell asleep immediately. (Otel odası o kadar rahattı ki, hemen uyuya kaldım.)
Hemen Yorum Yaz