Appetitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Appetitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Appetitive Nedir?

Appetitive kelimesi, istekli, çekici veya arzulu anlamına gelir. İnsanların genellikle yiyecekler veya içeceklerle ilgili istekleri için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She had an appetitive craving for pizza. (Onun pizzaya olan arzusu vardı.)
  2. The appetitive aroma of freshly brewed coffee filled the room. (Taze demlenmiş kahvenin çekici kokusu odayı doldurdu.)
  3. My friend has an appetitive personality and is always up for trying new things. (Arkadaşımın çekici bir kişiliği var ve her zaman yeni şeyler denemeye hazır.)
  4. The restaurant’s appetitive menu made my mouth water. (Restoranın çekici menüsü ağzımı sulandırdı.)
  5. After a long day at work, I had an appetitive desire for a cold beer. (İşte uzun bir günün ardından, soğuk bir bira için istekli hissettim.)
  6. The appetitive appeal of the chocolate cake was impossible to resist. (Çikolatalı kekin çekici çekiciliği direnilemezdi.)
  7. Her appetitive gaze lingered on the delicious food spread out before her. (Onun çekici bakışları önünde serilen lezzetli yiyeceklerde gezindi.)
  8. The restaurant’s appetitive atmosphere was enhanced by the soft lighting and elegant décor. (Restoranın çekici atmosferi, yumuşak aydınlatma ve şık dekorasyonla artırıldı.)
  9. His appetitive tendencies led him to overeat, despite feeling full. (Onun istekli eğilimleri, tok hissetmesine rağmen fazla yemek yemesine neden oldu.)
  10. She couldn’t resist the appetitive temptation of the chocolate-covered strawberries. (Çikolata kaplı çileklerin çekici cazibesine karşı koyamadı.)
  11. The appetitive music and vibrant colors of the carnival created an exciting atmosphere. (Karnavalın çekici müziği ve canlı renkleri heyecan verici bir atmosfer yarattı.)
  12. The restaurant’s appetitive presentation of the food made it look almost too good to eat. (Restoranın yemeklerin çekici sunumu, yemek yemek için neredeyse çok güzel görünmesine neden oldu.)
  13. His appetitive nature made him eager to try all the different foods at the buffet. (Onun çekici doğası, büfede farklı tüm yiyecekleri denemek için istekli hale getirdi.)
  14. The appetitive scent of the freshly baked bread filled the bakery. (Taze pişmiş ekmeğin çekici kokusu fırını doldurdu.)
  15. The restaurant’s appetitive specials were always a hit with the customers. (Restoranın

özel yemekleri her zaman müşterilerin favorisiydi.)
16. Despite being on a diet, she couldn’t resist the appetitive allure of the chocolate chip cookies. (Diyette olmasına rağmen, çikolatalı yulaflı kurabiyelerin çekici cazibesine karşı koyamadı.)

  1. His appetitive curiosity led him to try the exotic cuisine from the food truck. (Onun çekici merakı, yemek kamyonundan egzotik mutfağı denemesine neden oldu.)
  2. The appetitive aroma of the sizzling steak made his mouth water. (Tava sıcağındaki bifteğin çekici kokusu ağzını sulandırdı.)
  3. The appetitive display of the sushi platter was a work of art. (Sushi tabağının çekici sunumu bir sanat eseri gibiydi.)
  4. The appetitive anticipation of the dessert made the meal even more enjoyable. (Tatlıların çekici beklentisi, yemeği daha da keyifli hale getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.