Appeasable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Appeasable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Appeasable (uygunlanabilir)

Anlamı: Kolayca yatıştırılabilir, memnun edilebilir.

Örnek cümleler:

1. She’s very appeasable, just offer her a sincere apology. (O çok uygunlanabilir, sadece samimi bir özür sunun.)

2. The child was very appeasable, all it took was a lollipop to make him happy. (Çocuk çok uygunlanabilir, mutlu olması için bir lolipop yeterliydi.)

3. Her boss was surprisingly appeasable when she asked for a raise. (Patronu, zam istediğinde şaşırtıcı derecede uygunlanabilir oldu.)

4. The protesters were not appeasable, they demanded immediate action. (Protestocular uygunlanabilir değildi, hemen harekete geçilmesini talep ettiler.)

5. The customer service representative was very appeasable, offering discounts and refunds to unhappy customers. (Müşteri hizmetleri temsilcisi çok uygunlanabilir, mutsuz müşterilere indirimler ve iadeler sunuyordu.)

6. My dog is very appeasable, a treat is all it takes to calm him down. (Köpeğim çok uygunlanabilir, onu sakinleştirmek için bir ödül yeterli.)

7. She’s not very appeasable when it comes to politics, she has strong opinions. (Politik konularda çok uygunlanabilir değil, güçlü görüşleri var.)

8. The angry customer was surprisingly appeasable once we offered him a full refund. (Öfkeli müşteri, tam iade teklif ettiğimizde şaşırtıcı derecede uygunlanabilir oldu.)

9. The students were very appeasable, a promise of extra credit motivated them to work harder. (Öğrenciler çok uygunlanabilirlerdi, ek kredi vaadi onları daha çok çalışmaya teşvik etti.)

10. The toddler was very appeasable, a hug and a kiss from her mother was enough to stop her crying. (Küçük çocuk çok uygunlanabilir, annesinden bir kucaklama ve öpücük ağlamasını durdurmak için yeterliydi.)

11. The company’s appeasable response to the environmental concerns did not satisfy the activists. (Şirketin çevresel endişelere uygunlanabilir yanıtı aktivistleri tatmin etmedi.)

12. The diplomat was very skilled in appeasable tactics, he was able to diffuse tense situations. (Diplomat uygunlanabilir taktikler konusunda çok yetenekliydi, gergin durumları çözebiliyordu.)

13. The team leader was surprisingly appeasable when his decision was challenged. (Takım lideri, kararına itiraz edildiğinde şaşırtıcı derecede uygunlanabilir oldu.)

14. The politician was not very appeasable, he refused to compromise on his policies. (Politikacı çok uygunlanabilir değildi, politikalarında taviz vermek istemedi.)

15. The customer was appeasable once we explained the situation and offered a solution

16. The angry customer was not very appeasable, even after we offered him a discount. (Öfkeli müşteri, indirim teklif etmemize rağmen çok uygunlanabilir değildi.)

17. The coach was very appeasable when his team was struggling, he was always looking for ways to improve their performance. (Antrenör, takımı zorlandığında çok uygunlanabilir oldu, performanslarını geliştirmenin yollarını arıyordu.)

18. The employee was very appeasable, a little recognition from his boss was all he needed to boost his morale. (Çalışan çok uygunlanabilir, patronundan küçük bir teşekkür moralini yükseltmek için yeterliydi.)

19. The teacher was very appeasable, she was always willing to listen to her students’ concerns and make adjustments to her teaching style. (Öğretmen çok uygunlanabilir, öğrencilerinin endişelerini dinlemeye ve öğretim tarzını ayarlamaya her zaman hazırdı.)

20. The negotiator was very skilled in appeasable strategies, he was able to reach a compromise that satisfied both parties. (Müzakereci, uygunlanabilir stratejiler konusunda çok yetenekliydi, her iki tarafı da tatmin eden bir uzlaşmaya ulaşabildi.)