Anxious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Anxious kelimesinin anlamı:
Anxious, kaygılı, endişeli, huzursuz ve tedirgin anlamlarına gelir. Bir şeyin olup olmayacağından veya bir durumun sonucundan kaygı duymak anlamında kullanılır.
Örnek cümleler:
- I feel anxious about my presentation tomorrow. (Yarınki sunumum hakkında kaygılı hissediyorum.)
- She was anxious to know if she got the job. (İşe alınıp alınmadığını öğrenmek için huzursuzdu.)
- The anxious parents waited for news of their missing child. (Kayıp çocukları hakkında haber bekleyen endişeli ebeveynler.)
- He’s always anxious about money. (Her zaman para konusunda endişeli.)
- She became anxious when she realized she lost her phone. (Telefonunu kaybettiğini fark edince tedirgin oldu.)
- The anxious students waited for their exam results. (Sınav sonuçlarını bekleyen kaygılı öğrenciler.)
- He was anxious to leave work early. (Erken çıkmak için huzursuzdu.)
- The anxious dog barked at every noise. (Her gürültüde havlayan endişeli köpek.)
- She felt anxious about meeting her new boss. (Yeni patronuyla tanışmak konusunda kaygılı hissetti.)
- He became anxious when he realized he was lost. (Kaybolduğunu fark edince tedirgin oldu.)
- The anxious patient waited for test results. (Test sonuçlarını bekleyen endişeli hasta.)
- The anxious driver was worried about the weather conditions. (Hava koşulları hakkında endişelenen sürücü.)
- She was anxious to see her long-distance boyfriend. (Uzun mesafeli erkek arkadaşını görmek için huzursuzdu.)
- The anxious mother waited for her child to come home from school. (Çocuğunun okuldan eve gelmesini bekleyen endişeli anne.)
- He was anxious about the
upcoming exam. (Yaklaşan sınav hakkında kaygılıydı.)
- The anxious employee waited to hear if he got the promotion. (Terfi alıp almayacağını öğrenmek için bekleyen endişeli çalışan.)
- She was feeling anxious and couldn’t sleep. (Kaygılı hissediyor ve uyuyamıyordu.)
- The anxious traveler was worried about missing their flight. (Uçuşunu kaçırmak konusunda endişelenen seyahat eden.)
- He was anxious about the safety of his family during the storm. (Fırtına sırasında ailesinin güvenliği hakkında endişeliydi.)
- The anxious student was nervous about giving their presentation. (Sunum yapmak konusunda endişeli olan öğrenci.)
Hemen Yorum Yaz