Anguish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Anguish Nedir?
Anguish, yoğun acı, üzüntü ve ıstırap hissetmek anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
- She cried out in anguish when she heard the news. (Haberleri duyduğunda acı içinde bağırdı.)
- The anguish of losing her son was unbearable. (Oğlunu kaybetmenin acısı dayanılmazdı.)
- The look on his face showed the anguish he was feeling. (Yüzündeki ifade hissettiği ızdırabı gösteriyordu.)
- The family felt a great sense of anguish after their home was destroyed in the fire. (Evleri yangında yok olduktan sonra aile büyük bir acı hissetti.)
- He suffered from anguish and depression after the death of his wife. (Eşi öldükten sonra acı ve depresyon yaşadı.)
- The anguish in her voice was evident when she spoke about her past. (Geçmişi hakkında konuştuğunda sesindeki ıstırap açıktı.)
- The sight of the injured animals filled her with anguish. (Yaralı hayvanların görüntüsü onu ıstırap içinde doldurdu.)
- The anguish of not being able to see his children was too much for him to bear. (Çocuklarını görememe acısı onun için çok ağır geldi.)
- His facial expressions revealed the anguish he was trying to hide. (Yüz ifadeleri saklamaya çalıştığı ızdırabı ortaya çıkardı.)
- The anguish she felt over the loss of her job was palpable. (İşini kaybetmenin neden olduğu acı hissedilirdi.)
- The sound of his cries of anguish echoed through the room. (Istırap içindeki çığlıkları odada yankılandı.)
- The anguish she felt over the breakup of her marriage was overwhelming. (Evliliğinin sona ermesinin neden olduğu acı çok büyüktü.)
- His heart was filled with anguish as he watched his friend struggle with addiction. (Arkadaşının bağımlılıkla mücadele etmesini izlerken kalbi acıyla doluydu.)
- The mother’s anguish over her missing child was unbearable. (Kayıp çocuğu üzerine annenin acısı dayanılmazdı.)
- The anguish of being alone consumed him. (Yalnızlık acısı onu yutmuştu.)
- The musician’s lyrics were filled with anguish and heartache. (Müzisyenin sözleri acı ve kalp kırıklığı ile doluydu.)
- The anguish in her eyes was heartbreaking. (Gözlerindeki acı kalbi kırıyordu.)
- The soldier’s anguish over the loss of his comrades was overwhelming. (Silahşörün silah arkadaşlarını kaybetmesine neden olan acı çok büyüktü.)
- The thought of losing her parents filled her with anguish. (Ebeveynlerini kaybetmenin düşüncesi onu ıstırapla doldurdu.)
- The anguish he felt after being betrayed by
a close friend was intense. (Yakın arkadaşı tarafından ihanete uğramanın neden olduğu acı çok yoğundu.)
Türkçe Karşılıklar:
- Haberleri duyduğunda acı içinde bağırdı.
- Oğlunu kaybetmenin acısı dayanılmazdı.
- Yüzündeki ifade hissettiği ızdırabı gösteriyordu.
- Evleri yangında yok olduktan sonra aile büyük bir acı hissetti.
- Eşi öldükten sonra acı ve depresyon yaşadı.
- Geçmişi hakkında konuştuğunda sesindeki ıstırap açıktı.
- Yaralı hayvanların görüntüsü onu ıstırap içinde doldurdu.
- Çocuklarını görememe acısı onun için çok ağır geldi.
- Yüz ifadeleri saklamaya çalıştığı ızdırabı ortaya çıkardı.
- İşini kaybetmenin neden olduğu acı hissedilirdi.
- Istırap içindeki çığlıkları odada yankılandı.
- Evliliğinin sona ermesinin neden olduğu acı çok büyüktü.
- Arkadaşının bağımlılıkla mücadele etmesini izlerken kalbi acıyla doluydu.
- Kayıp çocuğu üzerine annenin acısı dayanılmazdı.
- Yalnızlık acısı onu yutmuştu.
- Müzisyenin sözleri acı ve kalp kırıklığı ile doluydu.
- Gözlerindeki acı kalbi kırıyordu.
- Silahşörün silah arkadaşlarını kaybetmesine neden olan acı çok büyüktü.
- Ebeveynlerini kaybetmenin düşüncesi onu ıstırapla doldurdu.
- Yakın arkadaşı tarafından ihanete uğramanın neden olduğu acı çok yoğundu.
Hemen Yorum Yaz