Anguish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anguish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anguish Nedir?

Anguish, yoğun acı, üzüntü ve ıstırap hissetmek anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She cried out in anguish when she heard the news. (Haberleri duyduğunda acı içinde bağırdı.)
  2. The anguish of losing her son was unbearable. (Oğlunu kaybetmenin acısı dayanılmazdı.)
  3. The look on his face showed the anguish he was feeling. (Yüzündeki ifade hissettiği ızdırabı gösteriyordu.)
  4. The family felt a great sense of anguish after their home was destroyed in the fire. (Evleri yangında yok olduktan sonra aile büyük bir acı hissetti.)
  5. He suffered from anguish and depression after the death of his wife. (Eşi öldükten sonra acı ve depresyon yaşadı.)
  6. The anguish in her voice was evident when she spoke about her past. (Geçmişi hakkında konuştuğunda sesindeki ıstırap açıktı.)
  7. The sight of the injured animals filled her with anguish. (Yaralı hayvanların görüntüsü onu ıstırap içinde doldurdu.)
  8. The anguish of not being able to see his children was too much for him to bear. (Çocuklarını görememe acısı onun için çok ağır geldi.)
  9. His facial expressions revealed the anguish he was trying to hide. (Yüz ifadeleri saklamaya çalıştığı ızdırabı ortaya çıkardı.)
  10. The anguish she felt over the loss of her job was palpable. (İşini kaybetmenin neden olduğu acı hissedilirdi.)
  11. The sound of his cries of anguish echoed through the room. (Istırap içindeki çığlıkları odada yankılandı.)
  12. The anguish she felt over the breakup of her marriage was overwhelming. (Evliliğinin sona ermesinin neden olduğu acı çok büyüktü.)
  13. His heart was filled with anguish as he watched his friend struggle with addiction. (Arkadaşının bağımlılıkla mücadele etmesini izlerken kalbi acıyla doluydu.)
  14. The mother’s anguish over her missing child was unbearable. (Kayıp çocuğu üzerine annenin acısı dayanılmazdı.)
  15. The anguish of being alone consumed him. (Yalnızlık acısı onu yutmuştu.)
  16. The musician’s lyrics were filled with anguish and heartache. (Müzisyenin sözleri acı ve kalp kırıklığı ile doluydu.)
  17. The anguish in her eyes was heartbreaking. (Gözlerindeki acı kalbi kırıyordu.)
  18. The soldier’s anguish over the loss of his comrades was overwhelming. (Silahşörün silah arkadaşlarını kaybetmesine neden olan acı çok büyüktü.)
  19. The thought of losing her parents filled her with anguish. (Ebeveynlerini kaybetmenin düşüncesi onu ıstırapla doldurdu.)
  20. The anguish he felt after being betrayed by

a close friend was intense. (Yakın arkadaşı tarafından ihanete uğramanın neden olduğu acı çok yoğundu.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Haberleri duyduğunda acı içinde bağırdı.
  2. Oğlunu kaybetmenin acısı dayanılmazdı.
  3. Yüzündeki ifade hissettiği ızdırabı gösteriyordu.
  4. Evleri yangında yok olduktan sonra aile büyük bir acı hissetti.
  5. Eşi öldükten sonra acı ve depresyon yaşadı.
  6. Geçmişi hakkında konuştuğunda sesindeki ıstırap açıktı.
  7. Yaralı hayvanların görüntüsü onu ıstırap içinde doldurdu.
  8. Çocuklarını görememe acısı onun için çok ağır geldi.
  9. Yüz ifadeleri saklamaya çalıştığı ızdırabı ortaya çıkardı.
  10. İşini kaybetmenin neden olduğu acı hissedilirdi.
  11. Istırap içindeki çığlıkları odada yankılandı.
  12. Evliliğinin sona ermesinin neden olduğu acı çok büyüktü.
  13. Arkadaşının bağımlılıkla mücadele etmesini izlerken kalbi acıyla doluydu.
  14. Kayıp çocuğu üzerine annenin acısı dayanılmazdı.
  15. Yalnızlık acısı onu yutmuştu.
  16. Müzisyenin sözleri acı ve kalp kırıklığı ile doluydu.
  17. Gözlerindeki acı kalbi kırıyordu.
  18. Silahşörün silah arkadaşlarını kaybetmesine neden olan acı çok büyüktü.
  19. Ebeveynlerini kaybetmenin düşüncesi onu ıstırapla doldurdu.
  20. Yakın arkadaşı tarafından ihanete uğramanın neden olduğu acı çok yoğundu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.