Amplify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Amplify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Amplify Nedir?

Amplify, “artırmak” veya “yükseltmek” anlamına gelen bir fiildir. Genellikle bir şeyin etkisini veya gücünü artırmak için kullanılır. İngilizce’de sıklıkla kullanılan bir kelime olduğu için örnek cümleler aşağıda verilmiştir.

1. We need to amplify our marketing efforts to reach more customers. (Daha fazla müşteriye ulaşmak için pazarlama çabalarımızı artırmamız gerekiyor.)
2. The speakers were able to amplify their voices using the microphone. (Konuşmacılar, mikrofonu kullanarak seslerini yükseltebildiler.)
3. The new software will amplify the efficiency of our operations. (Yeni yazılım, işlemlerimizin verimliliğini artıracaktır.)
4. The bright colors of the painting were amplified by the natural light in the room. (Tablonun canlı renkleri, odadaki doğal ışık tarafından artırıldı.)
5. The orchestra used amplifiers to make their music louder. (Orkestra, müziklerini daha yüksek sesle çalmak için amplifikatörler kullandı.)
6. The athlete’s performance was amplified by the cheering crowd. (Seyircilerin tezahüratları, sporcu performansını artırdı.)
7. The social media campaign was designed to amplify the brand’s message. (Sosyal medya kampanyası, markanın mesajını artırmak için tasarlandı.)
8. The company decided to amplify their support for environmental causes. (Şirket, çevresel nedenlere olan desteğini artırmaya karar verdi.)
9. The scientist used a microscope to amplify the image of the tiny organism. (Bilim adamı, mikroskop kullanarak küçük organizmanın görüntüsünü büyüttü.)
10. The loudspeaker system was used to amplify the speaker’s voice for the entire audience. (Hoparlör sistemi, konuşmacının sesini tüm izleyicilere yükseltmek için kullanıldı.)
11. The fundraising event was able to amplify the amount of donations received. (Bağış toplama etkinliği, alınan bağış miktarını artırabildi.)
12. The artist used shading to amplify the depth of the painting. (Sanatçı, resmin derinliğini artırmak için gölgeleme kullandı.)
13. The video editor was able to amplify the emotional impact of the scene with music. (Video editörü, müzikle sahnenin duygusal etkisini artırabildi.)
14. The natural disaster amplified the need for emergency services. (Doğal afet, acil hizmetlere olan ihtiyacı artırdı.)
15. The band’s sound engineer adjusted the amplifiers to balance the volume of each instrument. (Grubun ses mühendisi, her enstrümanın ses seviyesini dengelemek için amplifikatörleri ayarladı.)
16. The charity organization worked to amplify the voices of marginalized communities. (Hayır

17. The politician’s speech was amplified by the media coverage. (Politikacının konuşması, medya kapsamıyla daha geniş kitlelere ulaştı.)
18. The use of social media can amplify the impact of a message. (Sosyal medya kullanımı, bir mesajın etkisini artırabilir.)
19. The designer used contrasting colors to amplify the visual impact of the product. (Tasarımcı, ürünün görsel etkisini artırmak için karşıtlık yaratan renkler kullandı.)
20. The athlete’s endorsement of the product amplified its popularity among fans. (Sporcu, ürünü destekleyerek hayranları arasında popülerliğini artırdı.)