Ampleness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ampleness Nedir?
Ampleness, matematikte bir çizginin veya eğrinin ne kadar “bol” olduğunu ifade eden bir terimdir. Bir doğrunun veya eğrinin çok sayıda noktada geçtiği söyleniyorsa, o zaman o doğru veya eğri “bol” veya “ampleness” olarak adlandırılır. Ampleness ayrıca, bir vektör demeti içindeki bir doğru veya eğrinin çok sayıda kesit noktasına sahip olması durumunu da ifade edebilir.
Örnek Cümleler:
1. The ample curve intersected the line in many points. (Geniş eğri, çizgiyi birçok noktada kesti.)
2. The ample surface contained many lines. (Geniş yüzey birçok doğru içeriyordu.)
3. The ample vector bundle had many sections. (Geniş vektör demeti birçok kesit noktasına sahipti.)
4. The ample supply of food made the guests happy. (Geniş yiyecek stoku konukları mutlu etti.)
5. The ample amount of time allowed us to complete the project on time. (Geniş zaman miktarı, projeyi zamanında tamamlamamıza izin verdi.)
6. The ample parking space made it easy for us to find a spot. (Geniş park yeri, bir nokta bulmamızı kolaylaştırdı.)
7. The ample resources of the company allowed for growth and expansion. (Firmanın geniş kaynakları büyüme ve genişleme için izin verdi.)
8. The ample rainfall made the crops flourish. (Geniş yağış miktarı, ürünlerin gelişmesini sağladı.)
9. The ample seating in the auditorium accommodated all of the guests. (Geniş salon koltukları, tüm konukları ağırlayacak kadar büyüktü.)
10. The ample light in the room made it easy to read. (Geniş ışık, okumayı kolaylaştırdı.)
11. The ample selection of books at the library made it easy to find what I was looking for. (Kütüphanedeki geniş kitap seçimi, aradığım şeyi bulmamı kolaylaştırdı.)
12. The ample experience of the lawyer made him the perfect candidate for the job. (Avukatın geniş deneyimi, onu iş için mükemmel aday yaptı.)
13. The ample evidence presented in court convinced the jury of the defendant’s guilt. (Mahkemede sunulan geniş delil, jüriyi sanığın suçluluğuna ikna etti.)
14. The ample funding from donors allowed the charity to continue its work. (Bağışçılardan gelen geniş fon, yardım kuruluşunun çalışmalarına devam etmesini sağladı.)
15. The ample space in the conference room allowed for social distancing. (Konferans odasındaki geniş alan, sosyal mesafe kurallarına uyulmasını sağladı.)
16. The ample variety of dishes on the menu satisfied everyone’s taste buds. (Menüdeki geniş yemek çe
şidi, herkesin damak zevkine hitap etti.)
17. The ample natural light in the studio made it perfect for photography. (Stüdyodaki geniş doğal ışık, fotoğrafçılık için mükemmel hale getirdi.)
- The ample size of the bed allowed for a comfortable night’s sleep. (Yatağın geniş boyutu, rahat bir gece uykusu için uygun oldu.)
- The ample supply of water ensured that the crops were well-irrigated. (Su stokunun genişliği, ürünlerin iyi sulanmasını sağladı.)
- The ample space in the gym allowed for multiple workout stations. (Spor salonundaki geniş alan, birden fazla egzersiz istasyonu için uygun oldu.)
(H4) Türkçe Karşılıklar:
- geniş eğri
- geniş yüzey
- geniş vektör demeti
- geniş yiyecek stoğu
- geniş zaman miktarı
- geniş park yeri
- geniş kaynaklar
- geniş yağış miktarı
- geniş salon koltukları
- geniş ışık
- geniş kitap seçimi
- geniş deneyim
- geniş delil
- geniş fon
- geniş alan
- geniş yemek çeşitliliği
- geniş doğal ışık
- geniş yatak boyutu
- geniş su stoğu
- geniş spor salonu alanı
Hemen Yorum Yaz