Altercate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Altercate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Altercate

Türkçe anlamı: Tartışmak, çekişmek, münakaşa etmek.

  1. He always likes to altercate with his siblings over petty issues. (O, küçük konularda kardeşleriyle tartışmayı sever.)
  2. The two politicians altercated during the debate. (İki siyasetçi tartıştılar tartışması sırasında.)
  3. We shouldn’t altercate with our colleagues in front of the clients. (Müşterilerin önünde meslektaşlarımızla tartışmamalıyız.)
  4. The football fans altercated after the match ended. (Futbol taraftarları, maç bittikten sonra tartıştılar.)
  5. I don’t like to altercate with my friends over silly things. (Arkadaşlarımla saçma şeyler üzerinde tartışmayı sevmem.)
  6. The couple altercated over their financial issues. (Çift, mali konular nedeniyle tartıştılar.)
  7. The two students altercated over the answer to a question. (İki öğrenci bir sorunun cevabı üzerinde tartıştılar.)
  8. Altercating with someone won’t solve any problems. (Birisiyle tartışmak hiçbir sorunu çözmez.)
  9. We had to intervene when the two customers started to altercate in the store. (İki müşteri mağazada tartışmaya başladığında müdahale etmek zorunda kaldık.)
  10. The family members altercated over how to spend their vacation. (Aile üyeleri tatillerini nasıl geçirecekleri konusunda tartıştılar.)
  11. She always tries to avoid altercating with her boss. (Patronuyla tartışmaktan kaçınmaya çalışır.)
  12. Altercating with strangers can be dangerous sometimes. (Yabancılarla tartışmak bazen tehlikeli olabilir.)
  13. The two neighbors altercated over the boundary of their properties. (İki komşu mülklerinin sınırı üzerinde tartıştılar.)
  14. Altercating with your spouse in public is never a good idea. (Eşinizle kamusal alanda tartışmak asla iyi bir fikir değildir.)
  15. He didn’t want to altercate with his colleague, so he walked away. (Meslektaşıyla tartışmak istemedi, bu yüzden uzaklaştı.)
  16. The politicians altercated for hours over the new law proposal. (Siyasetçiler, yeni yasa teklifi üzerinde saatlerce tartıştılar.)
  17. Altercating in the workplace can create a toxic environment. (İş yerinde tartışmak, toksik bir ortam yaratabilir.)
  18. The two friends altercated over which restaurant to go to. (İki arkadaş hangi restorana gidecekleri konusunda tartıştılar.)
  19. Sometimes it’s better to avoid altercating with people who have different opinions than us. (Bazı insanlarla farklı fikirlere sahip olmak tartışmaktan daha iyi olabilir.)
  20. The couple altercated frequently over their parenting styles. (Çift

, birbirlerinin ebeveynlik tarzı nedeniyle sık sık tartıştılar.)

(Note: Turkish translations are provided after the English sentences)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.