Allow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allow İle İlgili Cümleler

Allow, izin vermek anlamına gelir. Aşağıda İngilizce cümle içinde kullanılan 20 örnek bulabilirsiniz.

  1. Can you allow me to leave early today? (Bugün erken çıkmama izin verebilir misin?)
  2. I don’t think my parents will allow me to go to the party. (Ebeveynlerim benim partiye gitmeme izin vermeyeceklerini düşünüyorum.)
  3. The school doesn’t allow students to use their phones during class. (Okul öğrencilerin derste telefon kullanmasına izin vermez.)
  4. He doesn’t allow anyone to smoke in his house. (Evinde kimseye sigara içmelerine izin vermez.)
  5. We need to allow for some flexibility in our schedule. (Programımızda biraz esneklik sağlamamız gerekiyor.)
  6. My boss doesn’t allow me to take long breaks. (Patronum bana uzun molalar almama izin vermez.)
  7. Please allow me to introduce myself. (Kendimi tanıtmama izin verin lütfen.)
  8. The airline allows one carry-on bag and one personal item. (Havayolu bir el bagajı ve bir kişisel eşya taşımaya izin verir.)
  9. They won’t allow us to enter without a ticket. (Bilet olmadan içeri girmemize izin vermeyecekler.)
  10. You need to allow time for the paint to dry before applying a second coat. (İkinci kat uygulamadan önce boyanın kuruması için zaman tanımanız gerekiyor.)
  11. The restaurant doesn’t allow outside food or drinks. (Restoran dışarıdan yiyecek ve içecek getirmeye izin vermez.)
  12. My parents don’t allow me to stay out past midnight. (Ebeveynlerim gece yarısından sonra dışarıda kalmama izin vermezler.)
  13. The museum doesn’t allow photography in certain exhibits. (Müze bazı sergilerde fotoğraf çekmeye izin vermez.)
  14. The rules allow for a maximum of four players per team. (Kurallar maksimum dört oyuncuya kadar takım başına izin verir.)
  15. The company policy allows for remote work under certain circumstances. (Şirket politikası belirli koşullar altında uzaktan çalışmaya izin verir.)
  16. The coach doesn’t allow players to skip practice. (Antrenör oyuncuların antrenmanı atlamasına izin vermez.)
  17. Please allow me to clarify what I meant. (Ne demek istediğimi açıklamama izin verin lütfen.)
  18. The city doesn’t allow parking on the street during rush hour. (Şehir yoğun saatlerde sokakta park etmeye izin vermez.)
  19. My teacher doesn’t allow late submissions for assignments. (Öğretmenim ödevlerin geç teslim edilmesine izin vermez.)
  20. The gym doesn’t allow shoes with black soles on the basketball court. (Spor salonu basketbol sahasında siyah tabanlı ay

akkabı giymeye izin vermez.)

Bu örnek cümlelerde “allow” kelimesi farklı bağlamlarda kullanılmıştır ve çeşitli izin durumlarını ifade etmektedir. “Allow” kelimesi hem kişisel hem de profesyonel yaşamda kullanılabilir ve farklı konulara uygulanabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.