Agreeable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agreeable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agreeable

Agreeable, birisi veya bir şeyin hoş, kabul edilebilir veya uygun olması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. She has an agreeable personality. (O, hoş bir kişiliğe sahip.)
2. The weather today is quite agreeable. (Bugün hava oldukça uygun.)
3. The restaurant has an agreeable atmosphere. (Restoranın hoş bir atmosferi var.)
4. We came to an agreeable compromise. (Hoş bir uzlaşmaya vardık.)
5. He always has an agreeable smile on his face. (O, yüzünde her zaman hoş bir gülümseme taşır.)
6. The new dress she wore was quite agreeable. (Giymiş olduğu yeni elbise oldukça hoştu.)
7. He is an agreeable person to work with. (Çalışmak için hoş bir kişidir.)
8. I find the taste of this food quite agreeable. (Bu yemeğin tadı oldukça hoşuma gidiyor.)
9. The music was very agreeable to my ears. (Müzik, benim kulağıma oldukça hoş geldi.)
10. She has an agreeable voice. (O, hoş bir ses tonuna sahip.)
11. The price of the house was agreeable to us. (Evin fiyatı bizim için uygun oldu.)
12. The colors in the painting are very agreeable. (Tablodaki renkler oldukça hoş.)
13. She has an agreeable way of speaking. (Konuşma tarzı hoş.)
14. The movie we watched last night was quite agreeable. (Dün gece izlediğimiz film oldukça hoştu.)
15. The scent of the flowers was agreeable. (Çiçeklerin kokusu hoştu.)
16. He has an agreeable nature. (Hoş bir doğası var.)
17. The texture of the fabric is agreeable to the touch. (Kumaşın dokusu dokunmaya uygun.)
18. She is an agreeable travel companion. (Seyahat arkadaşı olarak hoş biridir.)
19. The book was an agreeable read. (Kitap, okuması hoştu.)
20. His jokes were quite agreeable and made us all laugh. (Onun şakaları oldukça hoştu ve hepimizi güldürdü.)

21. The meeting ended on an agreeable note. (Toplantı hoş bir notta sona erdi.)
22. The hotel staff was very agreeable and accommodating. (Otel çalışanları çok hoş ve yardımseverdi.)
23. The scenery was very agreeable and picturesque. (Manzara oldukça hoş ve resim gibi.)
24. The sound of the waves was very agreeable and soothing. (Dalgaların sesi oldukça hoş ve sakinleştiriciydi.)
25. She has an agreeable sense of humor. (Hoş bir mizah anlayışı var.)
26. The dinner was quite agreeable, with delicious food and good company. (Yemek oldukça hoştu, lezzetli yemekler ve iyi arkadaşlıkla birlikte.)
27. The painting was an agreeable addition to the room’s decor. (Tablo, odanın dekorasyonuna hoş bir katkı oldu.)
28. The class was an agreeable mix of theory and practice. (Ders, teori ve pratik bir karışımdı ve oldukça hoştu.)
29. The garden was an agreeable surprise, with beautiful flowers and lush greenery. (Bahçe, güzel çiçekler ve yeşil bitki örtüsüyle hoş bir sürprizdi.)
30. His advice was very agreeable and helpful in solving the problem. (O’nun tavsiyesi problemi çözmede oldukça hoş ve yardımcı oldu.)