Ages Ago İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ages Ago
Ages Ago, “çok uzun zaman önce” anlamına gelen bir İngilizce deyimdir.
Örnek cümleler:
- I read that book ages ago. (O kitabı çok uzun zaman önce okudum.)
- Ages ago, people used to travel on horses. (Çok uzun zaman önce, insanlar atlarla seyahat ederlerdi.)
- My grandparents got married ages ago. (Büyükannem ve büyükbabam çok uzun zaman önce evlendiler.)
- I remember playing with dolls ages ago. (Çok uzun zaman önce bebeklerle oynadığımı hatırlıyorum.)
- That movie was released ages ago. (O film çok uzun zaman önce yayınlandı.)
- My favorite TV show was cancelled ages ago. (En sevdiğim TV programı çok uzun zaman önce iptal edildi.)
- I haven’t seen her ages ago. (Onu çok uzun zamandır görmedim.)
- Ages ago, people believed the Earth was flat. (Çok uzun zaman önce, insanlar dünyanın düz olduğuna inanırlardı.)
- I used to play video games ages ago. (Çok uzun zaman önce video oyunları oynardım.)
- The last time I went to Paris was ages ago. (Son Paris’e gidişim çok uzun zaman önceydi.)
- My parents met each other ages ago. (Annem ve babam birbirlerini çok uzun zaman önce tanıdılar.)
- I learned to swim ages ago. (Yüzme öğrenmem çok uzun zaman önceydi.)
- I watched that movie ages ago and still remember it. (O filmi çok uzun zaman önce izledim ve hala hatırlıyorum.)
- My sister moved to New York ages ago. (Kız kardeşim çok uzun zaman önce New York’a taşındı.)
- I used to collect stamps ages ago. (Çok uzun zaman önce posta pulları toplardım.)
- Ages ago, people used to write letters by hand. (Çok uzun zaman önce insanlar mektupları el yazısıyla yazardı.)
- I went to a concert ages ago and it was amazing. (Bir konser için çok uzun zaman önce gittim ve harikaydı.)
- My grandfather fought in the war ages ago. (Dedem savaşta çok uzun zaman önce savaştı.)
- I visited my grandparents’ farm ages ago. (Büyükannem ve büyükbabamın çiftliğine çok uzun zaman önce gittim.)
- I read a story about knights ages ago. (Şövalyelerle ilgili bir hikaye çok uzun zaman önce okudum.)
- Ages ago, people used to hunt for their food. (Çok uzun zaman önce, insanlar yiyeceklerini avlayarak bulurlardı.)
- I used to play the piano ages ago, but I haven’t touched it in years. (Çok uzun zaman önce piyano çalardım, ama yıllardır dokunmadım.)
- Ages ago, I had a crush on my neighbor. (Çok uzun zaman önce, komşuma karşı bir ilgim vardı.)
- I remember going on a road trip with my friends ages ago. (Arkadaşlarımla yaptığım bir yolculuğu çok uzun zaman önce hatırlıyorum.)
- My great-grandmother passed away ages ago, but I still think about her. (Büyükannem çok uzun zaman önce öldü, ama hala onu düşünüyorum.)
- I used to write stories ages ago, but I haven’t done it in a while. (Çok uzun zaman önce hikayeler yazardım, ama bir süredir yapmıyorum.)
- Ages ago, people used to believe in supernatural creatures like dragons and unicorns. (Çok uzun zaman önce, insanlar ejderhalar ve tek boynuzlu atlar gibi doğaüstü varlıklara inanırlardı.)
- I saw a shooting star ages ago and it was magical. (Çok uzun zaman önce bir yıldız kayması gördüm ve büyüleyiciydi.)
- Ages ago, I used to have a pet hamster. (Çok uzun zaman önce bir evcil hamster’im vardı.)
- I remember having a picnic with my family ages ago. (Ailemle çok uzun zaman önce piknik yapmıştım.)
Hemen Yorum Yaz