Aged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aged

Aged kelimesi İngilizce’de “yaşlı” anlamına gelir.

  1. My grandfather is very aged and needs constant care. (Dedem çok yaşlı ve sürekli bakıma ihtiyaç duyuyor.)
  2. The aged population is increasing due to advancements in healthcare. (Sağlık hizmetlerindeki ilerlemeler nedeniyle yaşlı nüfus artıyor.)
  3. She has a lot of experience because she is aged. (Yaşlı olduğu için çok deneyimi var.)
  4. The museum has a collection of aged artifacts. (Müze, yaşlı eserlerin bir koleksiyonuna sahip.)
  5. Aged cheese is known for its distinct flavor. (Yaşlı peynir, kendine özgü tadıyla tanınıyor.)
  6. The aged couple enjoyed their retirement in the countryside. (Yaşlı çift, emekliliklerini kırsal kesimde keyifle geçirdiler.)
  7. The company decided to hire aged workers for their experience. (Şirket, deneyimleri nedeniyle yaşlı işçileri işe almaya karar verdi.)
  8. The aged trees in the park provide shade during the summer. (Parktaki yaşlı ağaçlar, yazın gölge sağlar.)
  9. The aged building was renovated to preserve its historical significance. (Tarihi önemini korumak için yaşlı bina yenilendi.)
  10. The aged man struggled to climb the stairs. (Yaşlı adam merdiven çıkmakta zorlandı.)
  11. She was amazed by the aged architecture of the city. (Şehrin yaşlı mimarisinden çok etkilendi.)
  12. The aged wine was a special treat for the guests. (Yaşlı şarap, misafirler için özel bir lezzetti.)
  13. The nursing home provided care for the aged residents. (Huzurevi, yaşlı sakinlere bakım sağladı.)
  14. The aged couple held hands as they walked in the park. (Yaşlı çift, parkta yürürken el ele tutuştu.)
  15. The antique shop had a selection of aged furniture. (Antika dükkanı, yaşlı mobilyaların bir seçkisine sahipti.)
  16. The aged woman lived alone but had many visitors. (Yaşlı kadın yalnız yaşıyordu ancak çok sayıda ziyaretçisi vardı.)
  17. The castle was a popular tourist attraction because of its aged walls. (Yaşlı duvarları nedeniyle kale, popüler bir turistik cazibeydi.)
  18. Aged leather has a distinctive smell. (Yaşlı deri, kendine özgü bir kokuya sahiptir.)
  19. The aged elephant was the star attraction at the zoo. (Yaşlı fil, hayvanat bahçesinin yıldız çekicisiydi.)
  20. The aged book was valuable because of its historical significance. (Tarihi önemi nedeniyle yaşlı kitap çok değerliydi.)
  1. The aged professor was respected for his knowledge and wisdom. (Yaşlı profesör, bilgisi ve bilgeliği nedeniyle saygı gördü.)
  2. The aged sailor told stories of his adventures on the high seas. (Yaşlı denizci, yüksek denizlerdeki maceralarının hikayelerini anlattı.)
  3. The aged dog slept for most of the day. (Yaşlı köpek günün çoğunu uyuyarak geçirdi.)
  4. The painting had an aged appearance, giving it a sense of history. (Tablo, yaşlı bir görünüme sahipti ve tarihi bir hava veriyordu.)
  5. The aged couple enjoyed watching the sunset together. (Yaşlı çift, birlikte günbatımını izlemekten keyif aldı.)
  6. The aged computer could no longer handle the latest software. (Yaşlı bilgisayar artık en yeni yazılımı kullanamıyordu.)
  7. The aged bridge was in need of repair. (Yaşlı köprü tamir edilmeye ihtiyaç duyuyordu.)
  8. The aged singer still had a beautiful voice. (Yaşlı şarkıcı hala güzel bir sesi vardı.)
  9. The aged couple danced to their favorite song at their 50th wedding anniversary. (Yaşlı çift, 50. evlilik yıldönümlerinde en sevdikleri şarkıya eşlik ettiler.)
  10. The aged actor received a lifetime achievement award for his contributions to the film industry. (Yaşlı aktör, film endüstrisine katkıları nedeniyle ömür boyu başarı ödülü aldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.