Aflutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aflutter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aflutter

Aflutter, kalp atışlarında düzensizlik veya hızlanma anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. My heart is aflutter every time I see you. (Kalbim seni gördüğüm her seferinde çarpmaktan hızlanıyor.)
2. The patient’s heart rate became aflutter after drinking too much coffee. (Hasta çok fazla kahve içtikten sonra kalp atış hızı düzensizleşti.)
3. I felt aflutter before going on stage to perform. (Sahneye çıkmadan önce heyecanlandım.)
4. The thought of meeting his favorite celebrity made him aflutter. (En sevdiği ünlüyle tanışma düşüncesi onu heyecanlandırdı.)
5. Her heart was aflutter with excitement as she waited for the announcement. (Duyuru yapılırken heyecandan kalbi hızlandı.)
6. The news of her promotion made her heart aflutter with joy. (Terfi haberini alınca sevinçle heyecanlandı.)
7. He could feel his heart aflutter as he approached the finish line. (Bitiş çizgisine yaklaştıkça kalbinin hızlandığını hissediyordu.)
8. The sudden noise caused my heart to flutter. (Aniden gelen ses kalbimin hızlanmasına neden oldu.)
9. Her heart was aflutter with anticipation as she opened the gift. (Hediye paketini açarken heyecandan kalbi hızlandı.)
10. The sight of the beautiful sunset made my heart aflutter. (Güzel bir gün batımını görmek kalbimi hızlandırdı.)
11. The roller coaster ride left my heart aflutter. (Lunaparkta binilen atlıkarınca kalbimi hızlandırdı.)
12. His heart was aflutter as he asked her out on a date. (Birlikte çıkmak için ona teklif ettiğinde kalbi hızlandı.)
13. The suspenseful movie kept me aflutter until the very end. (Gerilimli film sonuna kadar kalbimi hızlandırdı.)
14. The bride’s heart was aflutter as she walked down the aisle. (Gelin yürürken kalbi heyecandan hızlandı.)
15. The doctor became concerned when he noticed the patient’s heart was aflutter. (Doktor hasta kalbinin hızlandığını fark edince endişelendi.)
16. The bungee jumping experience left her heart aflutter for hours afterwards. (Bungee jumping deneyimi sonrası saatlerce kalbi hızlandı.)
17. The anticipation of the first kiss left their hearts aflutter. (İlk öpücük beklentisi kalplerini hızlandırdı.)
18. The sound of the thunder made her heart aflutter with fear. (Gök gürültüsü korkudan kalbini hızlandırdı.)
19. The surprise birthday party left her heart aflutter with gratitude. (Sürpriz doğum günü partisi kalbini minnettarlıkla hızlandırdı.)
20. His heart was aflutter with excitement as he boarded the plane for his dream vacation. (Hayalindeki tatil için u

çağa bindiğinde heyecanla kalbi hızlandı.)

Note: “Aflutter” is a medical term and is often used in the context of heart rhythm disorders. It can also be used in a more general sense to describe a feeling of excitement or anticipation.