Advocate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Advocate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Advocate Nedir?

Advocate kelimesi Türkçe’de “savunmak, desteklemek, avukat” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:

1. As an advocate for animal rights, I believe in protecting all creatures great and small. (Hayvan hakları savunucusu olarak, büyük ve küçük tüm canlıların korunması gerektiğine inanıyorum.)
2. She’s been a tireless advocate for social justice throughout her career. (Kariyeri boyunca, sosyal adalet için yorulmak bilmez bir şekilde mücadele eden bir savunucu oldu.)
3. He decided to advocate for a change in the company’s policies after witnessing unfair treatment towards employees. (Çalışanlara karşı haksız muamele gözlemledikten sonra, şirketin politikalarında değişiklik yapılması için savunuculuk yapmaya karar verdi.)
4. The lawyer advocated strongly for his client’s innocence during the trial. (Avukat, müvekkilinin masumiyeti konusunda duruşmada güçlü bir şekilde savunuculuk yaptı.)
5. I advocate for equal rights for all individuals, regardless of their race, gender, or sexual orientation. (Irk, cinsiyet veya cinsel yönelimleri ne olursa olsun, tüm bireyler için eşit haklar savunuyorum.)
6. She’s been an advocate for environmental causes since she was a teenager. (On altı yaşından beri, çevresel konular için bir savunucu oldu.)
7. He advocates a more collaborative approach to problem-solving rather than a confrontational one. (Karşı karşıya gelmek yerine, daha işbirlikçi bir yaklaşıma dayanan sorun çözme yöntemini savunuyor.)
8. The organization advocates for the rights of refugees and immigrants in the country. (Organizasyon, ülkedeki mülteciler ve göçmenlerin haklarını savunuyor.)
9. The teacher acted as an advocate for the student who was struggling with the school administration. (Okul yönetimiyle mücadele eden öğrenci için öğretmen savunuculuk yaptı.)
10. She advocates a healthier lifestyle by promoting exercise and healthy eating habits. (Egzersiz ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik ederek daha sağlıklı bir yaşam tarzını savunuyor.)
11. The group advocates for the protection of endangered species in the area. (Grup, bölgedeki teh

    like türlerinin korunması için savunuculuk yapıyor.)

12. He’s a strong advocate for mental health awareness and has started several campaigns to raise awareness. (Mental sağlık farkındalığı için güçlü bir savunucu ve farkındalığı artırmak için birkaç kampanya başlattı.)
13. The organization advocates for better access to education for underprivileged children. (Organizasyon, dezavantajlı çocuklar için daha iyi bir eğitim erişimi savunuyor.)
14. She advocates for the rights of the elderly and works to improve their quality of life. (Yaşlıların hakları için savunuculuk yapıyor ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için çalışıyor.)
15. He’s been a vocal advocate for LGBTQ+ rights for many years. (Uzun yıllardır LGBTQ+ hakları için sesli bir savunucu oldu.)
16. The group advocates for more sustainable practices in the fashion industry. (Grup, moda endüstrisinde daha sürdürülebilir uygulamalar için savunuculuk yapıyor.)
17. The senator advocates for healthcare reform to make it more accessible and affordable for all. (Senatör, tüm vatandaşlar için daha erişilebilir ve uygun fiyatlı hale getirmek için sağlık reformu savunuyor.)
18. The organization advocates for the protection of natural habitats for wildlife conservation. (Organizasyon, yaban hayatı koruma için doğal yaşam alanlarının korunmasını savunuyor.)
19. She advocates for the importance of mental health self-care and encourages others to prioritize their well-being. (Mental sağlık öz bakımının önemini savunuyor ve diğerlerini kendi iyi hallerine öncelik vermesi konusunda teşvik ediyor.)
20. The group advocates for the rights of workers and demands fair wages and better working conditions. (Grup, işçi hakları için savunuculuk yapıyor ve adil ücretler ve daha iyi çalışma koşulları talep ediyor.)