Adherent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Adherent
Adherent, “bir fikir, inanç, düşünce veya ideolojiye bağlı olan, sadık olan kişi” anlamına gelir.
- She is a strong adherent of the vegan diet. (O, vegan diyetine sıkı sıkıya bağlı biri.)
- The politician has many adherents who support his views. (Politikacının düşüncelerini destekleyen birçok taraftarı var.)
- He was a lifelong adherent of the Catholic Church. (O, ömrü boyunca Katolik Kilisesi’ne bağlı biriydi.)
- The company has a loyal group of adherents who swear by their products. (Şirketin ürünlerine yemin eden sadık bir grup taraftarı var.)
- Many people are adherents of mindfulness meditation. (Birçok insan farkındalık meditasyonuna bağlıdır.)
- She is an adherent of the feminist movement. (O, feminist hareketin bir taraftarıdır.)
- The guru had many adherents who followed his teachings. (Gurunun öğretilerini takip eden birçok taraftarı vardı.)
- He is an adherent of the theory of evolution. (O, evrim teorisine bağlıdır.)
- The cult had a small but devoted group of adherents. (Kültün küçük ama sadık bir takipçi grubu vardı.)
- She is an adherent of the philosophy of Stoicism. (O, Stoa felsefesine bağlıdır.)
- The religious leader had many adherents who followed his every word. (Dini liderin her sözünü takip eden birçok taraftarı vardı.)
- He is an adherent of the idea that hard work leads to success. (O, sıkı çalışmanın başarıya götürdüğü fikrine bağlıdır.)
- The political party has a large number of adherents who vote for them every election. (Siyasi parti, her seçimde onları destekleyen büyük bir taraftar kitlesi var.)
- She is an adherent of the belief that honesty is always the best policy. (O, dürüstlüğün her zaman en iyi politika olduğuna inanır.)
- The spiritual teacher had many adherents who sought his guidance. (Manevi öğretmenin rehberliğini arayan birçok takipçisi vardı.)
- He is an adherent of the idea that we should always strive to be kind to others. (O, her zaman başkalarına nazik olmaya çalışmamız gerektiği fikrine bağlıdır.)
- The organization has a loyal group of adherents who volunteer their time and resources. (Örgütün zamanlarını ve kaynaklarını gönüllü olarak sunan sadık bir taraftar grubu var.)
- She is an adherent of the idea that education is the key to success. (O, eğitimin başarının anahtarı olduğu fikrine bağlıdır.)
- The author has many adherents who love his writing style. (Yazarın yazım tarz
- He is an adherent of the principle that honesty and integrity should always come first. (O, dürüstlük ve dürüstlüğün her zaman öncelikli olması gerektiği prensibine bağlıdır.)
Turkish:
- O, vegan diyetine sıkı sıkıya bağlı biri.
- Politikacının düşüncelerini destekleyen birçok taraftarı var.
- O, ömrü boyunca Katolik Kilisesi’ne bağlı biriydi.
- Şirketin ürünlerine yemin eden sadık bir grup taraftarı var.
- Birçok insan farkındalık meditasyonuna bağlıdır.
- O, feminist hareketin bir taraftarıdır.
- Gurunun öğretilerini takip eden birçok taraftarı vardı.
- O, evrim teorisine bağlıdır.
- Kültün küçük ama sadık bir takipçi grubu vardı.
- O, Stoa felsefesine bağlıdır.
- Dini liderin her sözünü takip eden birçok taraftarı vardı.
- O, sıkı çalışmanın başarıya götürdüğü fikrine bağlıdır.
- Siyasi parti, her seçimde onları destekleyen büyük bir taraftar kitlesi var.
- O, dürüstlüğün her zaman en iyi politika olduğuna inanır.
- Manevi öğretmenin rehberliğini arayan birçok takipçisi vardı.
- O, her zaman başkalarına nazik olmaya çalışmamız gerektiği fikrine bağlıdır.
- Örgütün zamanlarını ve kaynaklarını gönüllü olarak sunan sadık bir taraftar grubu var.
- O, eğitimin başarının anahtarı olduğu fikrine bağlıdır.
- Yazarın yazım tarzını seven birçok taraftarı var.
- O, dürüstlük ve dürüstlüğün her zaman öncelikli olması gerektiği prensibine bağlıdır.
Hemen Yorum Yaz