Acquisitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acquisitive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acquisitive Nedir?

Acquisitive, bir şeyi elde etmek veya edinmek isteme arzusunu ifade eden bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. The company’s acquisitive strategy has led to its rapid growth. (Şirketin edinici stratejisi hızlı büyümesine yol açmıştır.)
  2. She has an acquisitive personality and always wants more. (O, edinici bir kişiliğe sahip ve her zaman daha fazlasını istiyor.)
  3. His acquisitive nature drives him to always be looking for new opportunities. (Onun edinici doğası, her zaman yeni fırsatlar aramasına neden olur.)
  4. The acquisitive impulse is strong in most people. (Edinici dürtü, çoğu insan için güçlüdür.)
  5. The country’s acquisitive tendencies have led to conflicts with its neighbors. (Ülkenin edinici eğilimleri, komşularıyla çatışmalara neden olmuştur.)
  6. Her acquisitive habits have left her with a lot of debt. (Onun edinici alışkanlıkları, onu çok borçlu bıraktı.)
  7. The company’s acquisitive streak has made it a dominant player in the industry. (Şirketin edinici çizgisi, onu endüstride baskın bir oyuncu haline getirdi.)
  8. The politician’s acquisitive behavior has raised concerns about corruption. (Politikacının edinici davranışları, yolsuzluk endişeleri yarattı.)
  9. The acquisitive drive of the business owner has led to the acquisition of several smaller companies. (İşletme sahibinin edinici dürtüsü, birkaç daha küçük şirketin satın alınmasına yol açtı.)
  10. His acquisitive mindset prevents him from being content with what he has. (Onun edinici zihniyeti, sahip olduğu şeylerden memnun olmasını engelliyor.)
  11. The acquisitive culture of the organization has led to a focus on growth at all costs. (Organizasyonun edinici kültürü, her koşulda büyümeye odaklanmaya neden oldu.)
  12. Her acquisitive tendencies have made it difficult for her to maintain relationships. (Onun edinici eğilimleri, ilişkilerini sürdürmesini zorlaştırdı.)
  13. The acquisitive desire for power led to the downfall of the dictator. (Güç edinme arzusu, diktatörün çöküşüne neden oldu.)
  14. The company’s acquisitive approach has made it a target for antitrust regulators. (Şirketin edinici yaklaşımı, rekabeti önleme düzenleyicileri için bir hedef haline getirdi.)
  15. His acquisitive mindset has led him to prioritize material possessions over personal relationships. (Onun edinici zihniyeti, kişisel ilişkilerden çok maddi varlıklara öncelik vermesine neden oldu.)
  16. The acquisitive instincts

of the entrepreneur have led to the creation of a successful business empire. (Girişimcinin edinici içgüdüleri, başarılı bir iş imparatorluğunun yaratılmasına yol açtı.)
17. The acquisitive nature of the art collector drove up prices for rare pieces. (Sanat koleksiyoncusunun edinici doğası, nadir parçaların fiyatlarını artırdı.)

  1. The company’s acquisitive streak has caused it to overextend itself financially. (Şirketin edinici çizgisi, finansal olarak kendisini aşırı zorlamasına neden oldu.)
  2. His acquisitive mindset has led to a lack of empathy for others. (Onun edinici zihniyeti, başkalarına karşı empati eksikliğine neden oldu.)
  3. The acquisitive drive for fame and fortune led many celebrities down a destructive path. (Ün ve servet için edinici dürtü, birçok ünlüyü yıkıcı bir yola yönlendirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.