Accustom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accustom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accustom İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Alıştırmak, adapte etmek.

1. She needs time to accustom herself to the new city. (Yeni şehre adapte olmak için zamana ihtiyacı var.)
2. It takes time to accustom oneself to a new job. (Yeni bir işe adapte olmak zaman alır.)
3. It’s important to accustom your puppy to being around other dogs. (Köpeğinizi diğer köpeklerle bir arada olmaya alıştırmak önemlidir.)
4. We will accustom you to the local customs and traditions. (Sizi yerel adet ve geleneklere adapte edeceğiz.)
5. You need to accustom yourself to waking up early for work. (İş için erken kalkmaya alışmanız gerekiyor.)
6. It is difficult to accustom oneself to a new diet. (Yeni bir diyetle adapte olmak zordur.)
7. The soldiers had to accustom themselves to the harsh conditions of war. (Askerler savaşın zor koşullarına adapte olmak zorunda kaldılar.)
8. I had to accustom myself to the noise of the city after moving from a quiet suburb. (Sessiz bir banliyöden taşındıktan sonra şehir gürültüsüne adapte olmam gerekti.)
9. It’s important to accustom your child to wearing a helmet when riding a bike. (Çocuğunuzun bisiklet sürerken kask takmaya alışması önemlidir.)
10. The new employee needs to accustom himself to the company’s policies and procedures. (Yeni çalışanın şirketin politikaları ve prosedürleriyle adapte olması gerekiyor.)
11. It takes time to accustom oneself to a new climate. (Yeni bir iklime adapte olmak zaman alır.)
12. I had to accustom myself to the spicy food when I visited India. (Hindistan’ı ziyaret ettiğimde baharatlı yemeğe adapte olmam gerekti.)
13. The baby will accustom itself to sleeping through the night eventually. (Bebek zamanla gece boyunca uyumaya adapte olacak.)
14. You need to accustom yourself to speaking in public if you want to be a successful politician. (Başarılı bir politikacı olmak istiyors

    en, halk önünde konuşmaya alışmanız gerekiyor.)

15. I had to accustom myself to the different time zone when I traveled to Australia. (Avustralya’ya seyahat ettiğimde farklı saat dilimine adapte olmam gerekti.)
16. It’s important to accustom your body to exercise slowly and steadily. (Vücudunuzu yavaş ve istikrarlı bir şekilde egzersize adapte etmek önemlidir.)
17. She needs to accustom herself to using the new computer software. (Yeni bilgisayar yazılımını kullanmaya alışması gerekiyor.)
18. I had to accustom myself to the noise of the construction site next to my apartment. (Apartmanımın yanındaki inşaat alanının gürültüsüne adapte olmam gerekti.)
19. It can be difficult to accustom oneself to the silence of a library. (Kütüphanenin sessizliğine adapte olmak zor olabilir.)
20. The new student needs to accustom himself to the school’s schedule and routine. (Yeni öğrencinin okulun programı ve rutinine adapte olması gerekiyor.)