Accoutred İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accoutred İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accoutred kelimesinin Türkçe anlamı:

Accoutred kelimesi İngilizce bir fiildir ve “donatmak, teçhiz etmek” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. He accoutred himself with all the necessary equipment for the expedition. (Sefer için gerekli tüm ekipmanları kendisiyle donattı.)
2. The soldiers were accoutred with helmets and body armor. (Askerler kask ve vücut zırhı ile teçhiz edildi.)
3. The company accoutred their employees with laptops and cell phones for remote work. (Şirket, uzaktan çalışma için çalışanlarını dizüstü bilgisayarlar ve cep telefonları ile donattı.)
4. The carpenter was accoutred with a toolbox and a set of power tools. (Marangoz, bir araç kutusu ve bir dizi güç aracı ile donatıldı.)
5. The athlete accoutred himself with proper shoes and clothing for the marathon. (Sporcu, maraton için uygun ayakkabı ve giysilerle donatıldı.)
6. The knight accoutred himself in shining armor for battle. (Şövalye, savaş için parlayan bir zırhla donatıldı.)
7. The explorer accoutred his ship with supplies for a long voyage. (Kaşif, uzun bir yolculuk için gemisini malzemelerle donattı.)
8. The chef accoutred his kitchen with all the necessary tools and equipment. (Şef, mutfağını gerekli tüm araç ve ekipmanlarla donattı.)
9. The firefighters were accoutred with protective gear and hoses. (İtfaiyeciler, koruyucu giysiler ve hortumlarla teçhiz edildi.)
10. The hiker accoutred himself with a backpack and hiking boots for the trail. (Yürüyüşçü, yoldaş için bir sırt çantası ve yürüyüş botlarıyla donatıldı.)
11. The diver accoutred himself with a wetsuit and oxygen tank for the dive. (Dalışçı, dalış için bir dalış elbisesi ve oksijen tankıyla donatıldı.)
12. The construction worker accoutred himself with a hard hat and safety harness for working at heights. (İnşaat işçisi, yüksekliklerde çalışmak için sert bir kask ve güvenlik kemeriyle donatıldı.)
13. The artist accoutred her studio with paints, brushes, and canvases. (Sanatçı, stüdyosunu boya, f

ırçalar ve tuvallerle donattı.)
14. The musician accoutred himself with a guitar and microphone for the concert. (Müzisyen, konser için bir gitar ve mikrofonla donatıldı.)

15. The mechanic accoutred his garage with all the necessary tools and equipment for car repairs. (Tamirci, araba tamirleri için gerekli tüm araç ve ekipmanlarla garajını donattı.)
16. The surgeon accoutred himself with sterile gloves and a surgical gown before performing the operation. (Cerrah, operasyonu yapmadan önce steril eldivenler ve cerrahi önlük ile donatıldı.)
17. The photographer accoutred herself with a camera and tripod for the photoshoot. (Fotoğrafçı, çekim için bir kamera ve tripod ile donatıldı.)
18. The cyclist accoutred himself with a helmet and padded shorts for the long ride. (Bisikletçi, uzun bir yolculuk için kask ve dolgulu şortla donatıldı.)
19. The climber accoutred himself with ropes and carabiners for the ascent. (Tırmanıcı, tırmanış için halatlar ve karabina ile donatıldı.)
20. The farmer accoutred his tractor with plows and cultivators for planting and harvesting crops. (Çiftçi, tarım ürünleri ekmek ve hasat etmek için pulluklar ve kültivatörlerle traktörünü donattı.)