Accomplice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accomplice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accomplice

Accomplice, bir suçun işlenmesine yardım eden ya da suç ortaklığı yapan kişidir.

1. The police arrested the accomplice in the robbery. (Polis, soygunun suç ortağı olan kişiyi tutukladı.)
2. The judge sentenced the accomplice to 10 years in prison. (Yargıç, suç ortağını 10 yıl hapis cezasına çarptırdı.)
3. The police believe there is an accomplice still at large. (Polis, hala serbest olan bir suç ortağı olduğuna inanıyor.)
4. The accomplice confessed to his involvement in the crime. (Suç ortağı, suça karıştığını itiraf etti.)
5. The accomplice helped the thief escape from the scene. (Suç ortağı, hırsızın olay yerinden kaçmasına yardım etti.)
6. The police are looking for the accomplice in the hit-and-run accident. (Polis, yayaya çarpan aracın suç ortağını arıyor.)
7. The accomplice provided a false alibi for the suspect. (Suç ortağı, şüpheli için sahte bir alibi sağladı.)
8. The judge refused to grant leniency to the accomplice. (Yargıç, suç ortağına hafifletici bir ceza vermekten kaçındı.)
9. The accomplice was caught on camera at the scene of the crime. (Suç ortağı, suç yerinde kamera tarafından yakalandı.)
10. The police suspect the accomplice has fled the country. (Polis, suç ortağının ülkeden kaçmış olabileceğinden şüpheleniyor.)
11. The accomplice testified against his former partner in the crime. (Suç ortağı, eski ortağına karşı tanıklık yaptı.)
12. The police found incriminating evidence against the accomplice. (Polis, suç ortağına karşı suçlayıcı kanıt buldu.)
13. The accomplice was unaware that his actions were illegal. (Suç ortağı, eylemlerinin yasadışı olduğundan habersizdi.)
14. The police are questioning the accomplice about his whereabouts on the night of the crime. (Polis, suç ortağına suç işlendiği gece nerede olduğunu soruyor.)
15. The accomplice’s family was shocked to learn about his involvement in the crime. (Suç ortağının ailesi, suça karıştığını öğrenince şok oldu.)
16. The accomplice was hesitant to turn himself in to the police. (Suç ortağı, kendisini polise teslim etmekte tereddüt etti.)
17. The police offered a reward for information leading to the capture of the accomplice. (Polis, suç ortağının yakalanmasına yol açacak bilgi için bir ödül teklif etti.)
18. The accomplice was sentenced to life in prison for his role in the crime. (Suç ortağı, suçta oynadığı rol nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.)
19. The police believe the accomplice was

the mastermind behind the operation. (Polis, suç ortağının operasyonun kilit ismi olduğuna inanıyor.)
20. The accomplice’s testimony was crucial in convicting the main suspect. (Suç ortağının tanıklığı, ana şüphelinin suçlu bulunmasında hayati önem taşıdı.)

(Tüm cümlelerde mavi renkle İngilizce kelime/ ifadeler kullanılmıştır. Sadece Türkçe çevirileri kırmızı renkte yazılmıştır.)