Abreast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abreast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abreast İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Yan yana, aynı hizada, aynı seviyede olmak anlamına gelir.

1. We walked abreast down the street. (Yan yana sokakta yürüdük.)
2. The two teams are neck and neck, both abreast of each other. (İki takım da aynı hizada, birbirine eşit.)
3. The students sat abreast in the classroom. (Öğrenciler sınıfta aynı seviyede oturdular.)
4. The company is trying to stay abreast of the latest technology. (Şirket, en son teknolojiye ayak uydurmak için uğraşıyor.)
5. He is abreast of the latest developments in the field. (O, alanda en son gelişmelerden haberdar.)
6. She always tries to stay abreast of the latest fashion trends. (O, her zaman en son moda trendlerini takip etmeye çalışır.)
7. The news kept us abreast of the situation. (Haberler, bizi durumdan haberdar tuttu.)
8. The two countries are abreast in terms of economic development. (İki ülke, ekonomik gelişme açısından aynı seviyede.)
9. The soldiers marched abreast across the field. (Askerler, tarlanın yüzeyinde yürüdüler.)
10. We need to stay abreast of our competitors’ strategies. (Rakiplerimizin stratejilerinden haberimizde olmamız gerekiyor.)
11. The boats traveled abreast in the water. (Tekneler, suda yan yana seyahat ettiler.)
12. The cars parked abreast along the curb. (Araçlar, kaldırımın yan yana park edildi.)
13. The two siblings walked abreast down the street. (İki kardeş, sokakta yan yana yürüdüler.)
14. We need to keep abreast of the changing weather conditions. (Değişen hava koşullarından haberimizde olmalıyız.)
15. The company is trying to stay abreast of the changing market trends. (Şirket, değişen pazar trendlerine uyum sağlamaya çalışıyor.)
16. The team worked abreast to complete the project. (Takım, proje tamamlamak için birlikte çalıştı.)
17. The two friends walked abreast along the beach. (İki arkadaş, plajda yan yana yürüdüler.)
18. The competitors are all abreast at the start of the race. (Rakipler, yarışın başlangıcında aynı hizada.)
19. The company needs to stay abreast of changes in

consumer preferences. (Şirket, tüketici tercihlerindeki değişikliklerden haberdar olmalı.)
20. The two speakers stood abreast on the stage. (İki konuşmacı, sahnede yan yana durdular.)