Abrasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Abrasive
Türkçe anlamı: Aşındırıcı, sert, keskin.
- The abrasive sandpaper scratched the surface of the table. / Aşındırıcı zımpara masanın yüzeyini çizdi.
- His abrasive personality made it difficult to work with him. / Onun sert kişiliği onunla çalışmayı zorlaştırdı.
- The abrasive rock formations in the canyon were stunning. / Kanyondaki aşındırıcı kaya oluşumları muhteşemdi.
- The abrasive chemicals in the cleaning product can damage certain surfaces. / Temizlik ürünündeki aşındırıcı kimyasallar bazı yüzeylere zarar verebilir.
- She used an abrasive tone when speaking to her colleague. / Meslektaşıyla konuşurken aşındırıcı bir ton kullandı.
- The abrasive sound of the grinder woke up the whole house. / Değirmenin aşındırıcı sesi tüm evi uyandırdı.
- He scrubbed the floor with an abrasive sponge to remove the tough stains. / Zorlu lekeleri çıkarmak için aşındırıcı bir süngerle zemini ovaladı.
- Her abrasive criticism of the movie was not well received by the audience. / Filmin aşındırıcı eleştirisi izleyiciler tarafından iyi karşılanmadı.
- The abrasive texture of the fabric irritated her skin. / Kumaşın aşındırıcı dokusu onun cildini tahriş etti.
- He used an abrasive brush to clean the grime off the wheels of his bike. / Bisikletinin tekerleklerindeki kirleri temizlemek için aşındırıcı bir fırça kullandı.
- Her abrasive humor offended some of her coworkers. / Onun aşındırıcı mizahı bazı iş arkadaşlarını rahatsız etti.
- The abrasive surface of the road caused the tires to wear out quickly. / Yolun aşındırıcı yüzeyi lastiklerin çabuk aşınmasına neden oldu.
- The abrasive chemicals in the pool cleaner can be harmful if ingested. / Havuz temizleyicisindeki aşındırıcı kimyasallar yutulursa zararlı olabilir.
- The abrasive behavior of the customer caused a scene in the store. / Müşterinin aşındırıcı davranışı mağazada bir sahne oluşturdu.
- The abrasive sound of the saw made it difficult to concentrate.
- He used an abrasive cloth to scrub the rust off the metal surface. / Pası metal yüzeyden çıkarmak için aşındırıcı bir bez kullandı.
- The abrasive nature of the rock made it difficult to climb. / Kayanın aşındırıcı doğası tırmanmayı zorlaştırdı.
- The abrasive language used in the article offended some readers. / Makalede kullanılan aşındırıcı dil bazı okuyucuları rahatsız etti.
- She avoided using abrasive chemicals in her skincare routine. / Cilt bakım rutininde aşındırıcı kimyasallardan kaçındı.
- The abrasive quality of the sandpaper made it perfect for smoothing rough surfaces. / Zımparanın aşındırıcı kalitesi pürüzlü yüzeyleri düzleştirmek için mükemmeldi.
Hemen Yorum Yaz