Ablaze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ablaze
Ablaze, İngilizce bir sıfat kelimesidir ve “yanan, alev alev” gibi anlamlara gelir.
Örnek cümleler:
- The building was ablaze when the firefighters arrived. (İtfaiyeciler geldiğinde bina alev alev yanıyordu.)
- The candles set the curtains ablaze. (Mumlar perdeleri alev alev yaktı.)
- The forest was ablaze for weeks. (Orman haftalarca yanıyordu.)
- The sky was ablaze with the colors of the sunset. (Gökyüzü günbatımının renkleriyle alev alev parlıyordu.)
- The fireworks set the night sky ablaze. (Havai fişekler gece gökyüzünü alev alev yaktı.)
- The warehouse was ablaze with flames. (Depo alev alev yanıyordu.)
- The sun was ablaze in the sky. (Güneş gökyüzünde alev alev parlıyordu.)
- The campfire was ablaze all night. (Kamp ateşi bütün gece alev alev yanıyordu.)
- The city was ablaze with excitement on New Year’s Eve. (Şehir, Yılbaşı gecesi heyecanla alev aldı.)
- The church was ablaze with candlelight during the ceremony. (Ayin sırasında kilise mum ışıklarıyla alev alev parlıyordu.)
- The news of the victory set the town ablaze with celebration. (Zafer haberleri, şehri kutlama için alevlendirdi.)
- The car was ablaze after the accident. (Kaza sonrası araba alev alev yanıyordu.)
- The artist’s work was ablaze with color. (Sanatçının eseri renklerle alev alev parlıyordu.)
- The volcano was ablaze with lava. (Volkan lavlarla alev alev yanıyordu.)
- The rioters set the building ablaze. (Halk ayaklanması sırasında göstericiler bina alev alev yaktılar.)
- The candles were ablaze on the birthday cake. (Doğum günü pastasındaki mumlar alev alev yanıyordu.)
- The fireworks display was ablaze with light and sound. (Havai fişek gösterisi, ışık ve sesle alev alev parlıyordu.)
- The desert was ablaze with heat during the day. (Çöl, gündüzleri sıcaklıkla alev alev yanıyordu.)
- The painting was ablaze with emotion. (Tablo, duygularla alev alev parlıyordu.)
- The building was ablaze with Christmas lights. (Bina, Noel ışıklarıyla alev alev parlıyordu.)
- The athlete’s passion for the game was ablaze in his eyes. (Sporcu, oyuna olan tutkusu gözlerinde alev alev parlıyordu.)
- The sunflowers were ablaze with color in the field. (Güneş çiçekleri, tarlada renkleriyle alev alev parlıyordu.)
- The hot sauce made my mouth ablaze with heat. (Sıcak sos, ağzımı acıyla alevlendirdi.)
- The night sky was ablaze with stars. (Gece gökyüzü yıldızlarla alev alev parlıyordu.)
- The sun was ablaze on the beach, making it a perfect day for sunbathing. (Güneş, sahilde alev alev parlıyor ve güneşlenmek için mükemmel bir gün yapıyordu.)
- The campfire was ablaze with stories and laughter. (Kamp ateşi hikayeler ve kahkahalarla alev alev yanıyordu.)
- The city was ablaze with protests and demonstrations. (Şehir, protesto ve gösterilerle alev alev yanıyordu.)
- The firework finale was ablaze with a burst of color. (Havai fişek finali, renklerle alev alev patladı.)
- The autumn leaves were ablaze with vibrant shades of red and orange. (Sonbahar yaprakları kırmızı ve turuncunun canlı tonlarıyla alev alev parlıyordu.)
- The Olympic torch was ablaze with fire as it made its way through the city. (Olimpiyat meşalesi şehrin içinden geçerken ateşle alev alev yanıyordu.)
Hemen Yorum Yaz