A Leg Up İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

A Leg Up İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

A Leg Up Nedir?

A Leg Up, bir kişiye veya bir şeye yardım etmek veya bir konuda avantaj sağlamak anlamına gelen bir deyimdir.

Örnek Cümleler:

1. My boss gave me a leg up in my career by recommending me for a promotion. (Patronum bana terfi için beni önererek kariyerimde bir avantaj sağladı.)
2. The scholarship program gave low-income students a leg up in their pursuit of higher education. (Burs programı düşük gelirli öğrencilere yüksek öğrenimlerinde bir yardım sağladı.)
3. She asked her friend to give her a leg up on the difficult math homework. (Zor matematik ödevinde ona yardımcı olması için arkadaşına yardım istedi.)
4. The new technology gave the company a leg up on its competitors. (Yeni teknoloji rakiplerine karşı şirkete bir avantaj sağladı.)
5. My mom gave me a leg up onto the high kitchen counter so I could reach the top shelf. (Annem beni yüksek mutfak tezgahına kaldırarak üst rafa ulaşmamı sağladı.)
6. The internship program gave the college students a leg up in the job market. (Staj programı üniversite öğrencilerine iş piyasasında bir avantaj sağladı.)
7. Her background in the industry gave her a leg up when starting her own business. (Endüstrideki deneyimi kendi işine başlarken ona bir avantaj sağladı.)
8. By studying early, he gave himself a leg up on the final exam. (Erken çalışarak, kendisine final sınavında bir avantaj sağladı.)
9. The training program gave the athletes a leg up in their performance. (Eğitim programı sporculara performanslarında bir avantaj sağladı.)
10. His connections in the industry gave him a leg up when looking for a job. (Endüstrideki bağlantıları, iş ararken ona bir avantaj sağladı.)
11. Her father’s experience in the field gave her a leg up when applying for the job. (Babanın alanındaki deneyimi, iş başvurusunda ona bir avantaj sağladı.)
12. The tutor gave the struggling student a leg up in the difficult subject. (Öğretmen, zor konuda mücadele eden öğrenciye bir avantaj sağladı.)
13. The new equipment gave the construction crew a leg up on the building project. (Yeni ekipman, inşaat ekibine inşaat projesinde bir avantaj sağladı.)
14. The

    coaching program gave the employees a leg up in their professional development. (Koçluk programı, çalışanlara mesleki gelişimlerinde bir avantaj sağladı.)

15. Volunteering at a non-profit organization can give you a leg up when applying for jobs in the social sector. (Kâr amacı gütmeyen bir kuruluşta gönüllülük yapmak, sosyal sektörde iş başvurusu yaparken size bir avantaj sağlayabilir.)
16. The networking event gave the young entrepreneurs a leg up in their business endeavors. (Ağ etkinliği, genç girişimcilere iş girişimlerinde bir avantaj sağladı.)
17. The scholarship gave the student a leg up in paying for their education. (Burs, öğrencinin eğitim masraflarını ödemede bir avantaj sağladı.)
18. His knowledge of Spanish gave him a leg up in the international business world. (İspanyolca bilgisi, ona uluslararası iş dünyasında bir avantaj sağladı.)
19. The mentorship program gave the mentees a leg up in their personal growth. (Mentorluk programı, mentilere kişisel gelişimlerinde bir avantaj sağladı.)
20. Having a degree can give you a leg up when applying for certain jobs. (Belirli işlere başvururken bir dereceye sahip olmak, size bir avantaj sağlayabilir.)
21. The experience of the older employees gave them a leg up in mentoring the younger ones. (Yaşlı çalışanların deneyimi, gençleri mentorluk yaparken bir avantaj sağladı.)

Yukarıdaki örnek cümlelerde “a leg up” deyimi, bir avantaj sağlamak veya bir kişiye veya bir şeye yardım etmek anlamında kullanılmıştır.